(Ateş'in Anlatımı)
Gece bana aitti. Hep öyle olmuştu. Sokakların sessizliği, gölgelerin dili, insanların görmediği fısıltılar… Bütün bunlar benim dünyamdı. Ama artık o dünyamın sınırlarını zorlayan biri vardı: Azra.
Ona ilk kez rüyalarında dokunduğumda sadece merak içindeydim. Onun gözlerindeki korkuyu izlemek hoşuma gidiyordu. Ama zamanla… korkunun içinde başka bir şey belirdi. Bir çekim. Beni çağıran, beni kendine bağlayan o bilinmez kıvılcım.
Ve işte bugün, ilk kez gündüz vakti, kalabalığın arasında ona yaklaştım.
Adımlarını izledim. Kaldırım taşlarının üzerinde yankılanan ayak sesleri bile bana melodi gibi geliyordu. Onun gölgesi güneşin altında ince uzun düşerken, ben kendi gölgemi onunla birleştirdim.
Gözlerim, onun durakladığı anı yakaladı. Başını çevirip etrafa baktığında yüzündeki endişeyi gördüm. Ama o gölgeyi fark etti. O an kalbim hızlandı. Fark etmişti. Artık sadece rüya değildim.
İçimde bir savaş vardı. Onu daha da yakına çekmek istiyordum, ama aynı zamanda geri durmam gerektiğini biliyordum. Çünkü ben dokunduğum her şeyi karartırdım. Ama Azra… onun ışığına dokunmak, benim için hem en büyük günah hem de tek kurtuluştu.
Okulun kapısına girdiğinde bile peşindeydim. Kalabalığın arasında görünmezdim, ama hissettirirdim. O sıralara oturduğunda, kalemi elinde titrediğinde… işte o an yaklaştım. Sesimi duyurmak istedim.
Ve söyledim: "Buldun beni."
Kendi sesimi onun kulaklarında yankılanırken ben bile ürperdim. Onun gözlerinde büyüyen şaşkınlık… o titreyen dudakları… Beni gördüğünü değil, beni hissettiğini anladım. İşte o an Azra ile aramızdaki bağ, artık rüyaların ötesine geçti.
Günün geri kalanında da onunlaydım. Rafların arasında yürürken parmaklarına dokundum. Sadece bir anlığına. Ama o an, ben de ilk kez gerçek bir sıcaklık hissettim. Onun teni… rüyaların soğuk sisinden çok uzaktaydı. Gerçekti.
Ve ben o dokunuşta bir şey fark ettim: Azra artık benden korkmuyordu. Korkunun yerini merak almıştı. Merak ise en güçlü zincirdi.
O gece uyumadım. Çatıların üzerinde oturdum, şehrin gürültüsünü dinledim. Ama zihnimde sadece tek bir şey vardı:
Azra artık rüya ile gerçeğin arasındaki farkı biliyor… ve buna rağmen beni görmek istiyor.
Bu, benim için hem tehlike hem de kaçınılmaz sondu.
---