WebNovels

Chapter 99 - GÖZ GÖZE SON HESAP

Boran'ın Anlatımı

Gece… karanlık bir kefen gibi çökmüştü üzerimize. Herkes sessizdi, ama o sessizliğin altında bir volkan kaynıyordu. Malikhanenin salonunda tek bir ışık yanıyordu. Masanın ucunda ben vardım, karşı tarafta ise kaderimin bana hazırladığı son düşman… Selim.

Onun gözleri, yılların kiniyle parlıyordu. Dudaklarının kenarında küçümseyici bir gülümseme vardı. "Boran," dedi, sesi buz gibiydi. "Onca yılın hesabı bu gece bitecek."

Ben ise gözlerimi ondan ayırmadım. Kalbimde fırtına kopsada, yüzümdeki soğuk ifade tek gerçeği haykırıyordu: Korkmuyorum.

"Senin hesabın değil bu," dedim, yumruğumu masaya vurarak. "Bu, ihanetin hesabı. Bu, namlunun ucuna sürüklediğin masumların hesabı. Bu gece yalnızca senin değil, seninle birlikte karanlığa kök salan herkesin sonu olacak."

Adamlarım tetikteydi. Hazal bir adım arkamda, nefesini bile duyuyordum. Onun varlığı, yüreğimde ateşin tam ortasında bir sığınak gibiydi. Gözlerimi kapadığımda sadece onun fısıltısı yankılandı zihnimde: "Ne olursa olsun geri dön bana, Boran."

Selim, cebinden yavaşça silahını çıkardı. Herkesin eli tetikteydi ama ben hiçbir şey yapmadım. Ona yaklaştım, göz göze geldik. İki düşman değil, iki kaderin karşılaşmasıydı bu.

"Sen benim ailemden birini daha tehdit edersen…" dedim, sesim keskin bir bıçak gibi. "Yemin ederim, mezar taşına kendi ellerimle adını kazırım."

Selim, kahkaha attı. "Boran! Sen hâlâ aileni koruyabileceğini mi sanıyorsun? İhanet çoktan kanına işlemişken? Yanındaki herkes masum değil. Bir gün anlayacaksın."

Bir anlığına gözlerim Hazal'a kaydı. Selim'in sözleri zihnimde zehir gibi dolaşsa da, Hazal'ın bakışı bana gücümü verdi.

Silah sesleri geceyi yırttığında, herkes ayağa kalktı. Barut kokusu ciğerlerimizi doldurdu. Çatışma başladı. Ama ben, gözümü Selim'den ayırmadım. Bizim hesabımız masa başında değil, göz göze bitecekti.

Onunla kapışırken tek bir şey düşündüm: Bu gece birimiz ölecek, ama yaşayan artık asla eskisi gibi olmayacak.

…Ve o an geldi. Silahımın ucuyla alnına dokunacak kadar yakındım. Hazal'ın çığlığını, adamlarımın bağırışlarını duymadım bile. Dünya susmuştu. Sadece biz vardık.

"Bu son sözün olsun, Selim." dedim.

Gözlerime baktı, tısladı: "Bu hikâye burada bitmez, Boran. Sen kazansan da karanlık seni bulacak."

Tetiği çektim. Gecenin karanlığı, bir daha geri dönmemek üzere yırtıldı.

Hazal'ın Anlatımı

Gözlerimden yaşlar süzülürken Boran'ı izledim. Dimdik ayaktaydı ama içinden parçalandığını hissediyordum. Bu, sadece bir savaşın değil, yılların yükünün de sonuydu.

Onun yanına koştum. Ellerim kanlı gömleğine değdi. Bana baktı, gözleri hâlâ fırtına gibi ama içinde bir tek şey vardı: Ben.

O an anladım. Artık geriye sadece bir son adım kalmıştı.

More Chapters