Boran'ın Anlatımı
Masada duran silah…
O an, hayatla ölüm arasında duran tek şeydi.
Miran'ın titreyen elleri, gözlerindeki çaresizlik…
Ama ben sadece tek bir şey görüyordum: İhanet.
Onu kardeşim bildim.
Ama kardeş dediğin sırtına bıçak saplamazdı.
"Seç Miran." dedim, sesim buz gibi.
"Ya alnın açık çıkarsın bu evden, ya da ihanetinin bedelini şimdi ödersin."
Miran silaha uzanmadı.
Gözleri benim gözlerimdeydi.
Sonunda derin bir nefes aldı.
"Boran… sen bana hep kardeşim dedin. Senin yanında büyüdüm. Bu ihaneti yaptım, evet. Ama bil ki, canım değil, kalbim çoktan öldü."
Başını öne eğdi.
"Çocuklarım… Hazal'ın ellerine emanet. Onları koru. Çünkü ben artık onların yüzüne bakamam."
---
Hazal'ın Anlatımı
Kalbim yerinden fırlayacak gibiydi.
Miran'ın sesi… öyle pişman, öyle kırık döküktü ki.
Kapıyı zorladım ama Boran'ın sert sesi beni durdurdu.
"Hazal, sakın içeri girme." dedi.
Boran'ın gözlerindeki o ateşi biliyordum.
Şimdi içeri girersem, o ateşi söndüremem.
Ama Miran'ın son sözleri kulaklarımda çınlıyordu:
"Çocuklarımı sana emanet ediyorum."
Gözyaşlarım yanaklarımdan süzüldü.
---
Boran'ın Anlatımı
Miran başını kaldırdı.
Son bir kez bana baktı.
"Boran… benim cezamı benden daha ağır kimse veremez." dedi.
Elini silaha uzattı.
Ama bana doğrultmadı.
Namlu, kendi göğsüne çevrilmişti.
"Dur Miran!" diye bağırdım.
Ama çok geçti.
Kurşun sesi odanın duvarlarına çarptı.
Miran yere yığıldığında, içimden bir parça kopmuş gibiydi.
Silah elimdeydi ama parmağım tetiğe dokunmamıştı.
Onu ben öldürmemiştim.
Ama yine de, sanki kalbimi kendi ellerimle söküp atmıştım.
---
Hazal'ın Anlatımı
Çığlık atarak içeri koştum.
Miran yerde kanlar içinde yatıyordu.
Boran dizlerinin üzerine çökmüş, gözleri bomboş…
"Boran…" dedim, titreyerek.
"Sen vurmadın değil mi?"
O an Boran bana baktı.
Gözlerinden bir damla yaş süzüldü.
"Hayır Hazal… ben vurmadım. Ama ihanetini de bağışlamadım. Kendi hükmünü kendi verdi."
Miran'ın gözleri yavaşça kapandı.
Son nefesinde dudaklarından tek kelime döküldü:
"Çocuklarım…"
Ben ağlarken, Boran'ın yumrukları kan içinde yere vuruyordu.
O gece… sadece bir kardeşi değil, bir parçayı da kaybetmişti.