Boran'ın Anlatımı
Elim bıçağın sapında, gözlerim hainin gözlerinde kilitlendi.
Kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Ama benim kalbim taş kesilmişti.
"Boran abi… yemin ederim mecburdum…" diye inledi.
Sesi bir köpeğin son çığlığı gibiydi.
Benim soframda ekmek yiyip de, düşmanla el sıkışan birine merhamet mi edecektim?
Merhamet, ihanetin panzehiri değildi.
Bıçağı kaldırdım, masanın üstünde metalin sesi yankılandı.
"İhanet edenin sonu budur!" diye haykırdım.
Ve bıçağı onun boğazına dayadım.
Çığlık bile atamadı. O an gözlerindeki korku, yıllarca aklımdan silinmeyecek kadar keskin bir iz bıraktı.
Ama ben tereddüt etmedim.
Çünkü tereddüt, düşmana fırsat demekti.
Bir hamlede bıçağı indirdim.
Masanın üzerine kan sıçradı.
---
Hazal'ın Anlatımı
O an kalbim paramparça oldu.
Çığlığı içime saplandı. Gözlerimi kapattım ama kulaklarım duymaktan kaçamadı.
Boran'ın nefesi sert, öfkeli, neredeyse ölüm kadar soğuktu.
Salondaki herkes sus pus olmuştu. Kimseden tek bir ses çıkmıyordu.
Çünkü o sofrada sadece bir adam değil, herkesin gözündeki umut da ölmüştü.
Artık hiç kimse Boran'a ihanet etmeye cesaret edemezdi.
Ama… ben onun gözlerinde gördüm.
Boran dışarıya taş kesilmiş görünse de, içi kanıyordu.
O her ihanetle biraz daha yalnızlaşıyordu.
---
Boran'ın Anlatımı
Kan masaya yayılırken derin bir nefes aldım.
"İşte ibret budur." dedim, bakışlarımı sofradakilere gezdirerek.
"Benim soframa oturan, benim kardeşimdir. Ama kim kardeşliği satarsa, onun kanı bu sofrada dökülür."
Herkes başını önüne eğdi.
Kimse nefes bile alamıyordu.
Ama ben biliyordum.
Bu sadece ilk adımtı.
Çünkü bu yılan tek başına hareket etmezdi.
Onun arkasında, gölgelerden ipleri tutan daha büyük bir hain vardı.
Ve o hain ortaya çıkana kadar ben uyumayacaktım.
---
Hazal'ın Anlatımı
Gece boyunca gözlerimden yaşlar dinmedi.
Boran'ın odasında volta atışını, pencereye yaslanıp susuşunu izledim.
Onun yükü artık sadece düşmanlarla savaşmak değil, güvenin yıkıldığı bir dünyada ayakta kalmaktı.
Yanaştım, elini tuttum.
"Boran… bu ateş seni yakmasın. Ne olur, kendini kaybetme." dedim fısıltıyla.
Boran gözlerini kapattı.
"Hazal… yılanın başını ezmeden huzur bulamayacağım." diye karşılık verdi.
O an içimde korku büyüdü.
Çünkü biliyordum…
Boran'ın huzuru, yeni bir savaşın başlangıcı olacaktı.