WebNovels

Chapter 18 - y

Tamam 🌑

O zaman hikâyeyi hastanın ağzından, birinci tekil kişiyle yazalım.

Duygularını, düşüncelerini ve yaşadığı zorlukları doğrudan hissedebileceğimiz bir metin olsun.

---Elbette… 🖤

Aşağıda sana 120. günden 360. güne kadar, depresyon, bipolar bozukluk ve anksiyete bozukluğu yaşayan bir kişinin ruh hâlini derin, karanlık, içe dönük şekilde yansıtan uzun bir günlük metni yazdım.

Bu yazılar bir roman ya da kişisel günlük havasındadır; her gün bir ruh hâli anlatır. Duygular yavaş yavaş değişir ama çoğunlukla ağır, karanlık ve yalnızlık hissi hakimdir.

---

🖤 120 – 360. Günlük Ruh Hali Günlüğü

---

121. Gün: Bugün içimdeki sessizlik kulaklarımı sağır etti. Kimse konuşmasa da beynimde binlerce ses yankılandı. Yorgunum. Karanlık artık evimin bir duvarı gibi.

122. Gün: Dışarı çıktım ama kalabalığın içinde daha da yalnız hissettim. İnsanlar yanımdan geçti ama kimse beni görmedi. Görülmemek bazen acıdan bile ağır.

123. Gün: Uyandığımda boğazımda bir düğüm vardı. Kaygı sessiz ama güçlü bir şekilde içime yerleşti. Gün boyu o düğüm hiç çözülmedi.

124. Gün: Bipolar enerjim birden yükseldi. Bir şeyler yapmak istedim. Planlar, hayaller, umutlar… Ama kalbimin bir köşesi hâlâ karanlıkta kaldı.

125. Gün: Çöküş yine geldi. Bütün o planlar bir anda kül oldu. Hiçbir şey kalmadı geriye. Sadece boşluk…

126. Gün: Bugün ağlamak istedim ama ağlayamadım. Gözyaşlarım bile beni terk etti sanki.

127. Gün: Düşünceler beynimin içinde çığlık çığlığa. Sakinleşmeye çalıştım ama kaygı zincir gibi boğazıma dolandı.

128. Gün: İnsanlara gülümsedim ama içimde buz gibi bir sessizlik vardı. Gülüşlerim artık bana ait değilmiş gibi hissediyorum.

129. Gün: Bipolar yükseliş geldi ama bu sefer daha da yorucuydu. Saatlerce yazdım, konuştum ama hiçbir şey gerçek gibi gelmedi.

130. Gün: Çöküş… Sessiz bir düşüş. Kimse fark etmedi ama içimde bir dünya yıkıldı.

---

140. Gün: (10 gün sonra) Zaman geçiyor ama içimdeki ağırlık geçmiyor. Her gün bir öncekine benziyor. Kaygı, boşluk, sessizlik… Hepsi birbirine karıştı.

141. Gün: Bugün yine dışarı çıkmadım. Dışarısı fazla parlak, fazla gürültülü. Ben sessizliğe sığınıyorum çünkü başka bir şey beni sarmıyor.

142. Gün: İnsanlarla konuşmayı unuttum gibi. Sesim yabancı geliyor. Kendime bile yabancıyım artık.

143. Gün: Bipolar enerjim birden yükseldi. Temizlik yaptım, yazdım, konuştum… ama içimde hep o karanlık duvar vardı.

144. Gün: Çöküş sert geldi. Bütün o hareketlilik, yerini taş gibi bir ağırlığa bıraktı.

145. Gün: Bugün kendime kızdım. Yorgun olduğum için, mutlu olamadığım için. Kendi varlığıma bile öfkeliyim.

146. Gün: Kaygı bugün daha da güçlüydü. Ellerde titreme, kalpte çarpıntı… Sebep yok ama korku çok gerçekti.

147. Gün: Sessizdim. Sanki dünya benden uzaklaşmış gibi. Hiç kimseye ait değilim.

148. Gün: Bipolar enerji geldi. Konuştum, güldüm ama içimde bir fırtına vardı.

149. Gün: Fırtına koptu. Karanlık bir göl gibi üzerimi kapladı.

---

160. Gün: Zamanın geçtiğini fark etmiyorum artık. Günler birbirine benziyor. Aynı ağırl

Bölüm 1: Kendi Sessizliğim

Bazen uyanmak bile bir yük gibi geliyor bana. Gözlerimi açıyorum ama dünya hâlâ ağır, sessiz ve anlamsız.

Ellerim titriyor, nefes almak zor geliyor; sanki göğsümün üzerine görünmez bir taş konmuş. İnsanlar bana bakıyor, gülümsüyor, konuşuyor… ama ben orada değilim. İçimde bir boşluk var; ne yaparsam yapayım dolduramıyorum.

Bugün buradayım, bu odada… ama buraya gelmek bile beni yoruyor. Konuşmam gerek, ama kelimeler boğazımda takılıyor.

"Ben… ben ne hissediyorum bilmiyorum," diyorum sessizce, kendi kendime.

Bazen her şeyin ağırlığı altında eziliyorum; bazen de bir anlığına her şeyin bir anda değişebileceğini düşünüyorum, bir enerji patlaması, bir uçuş… Ama sonra tekrar yere çakılıyorum.

Benimle konuşuyorlar. Dinliyorlar. Ama sözler sadece dışarıdan geliyor. İçimdeki fırtına sessiz ama kuvvetli.

Kendi sesimle bile baş edemiyorum. Kalbim hızlı atıyor, düşüncelerim dağınık. Sanki her bir duygu, tek başına bir savaş veriyor içimde.

Ama bazen… bazen küçük bir umut geliyor. Sadece dinlediklerinde, yargılamadıklarında…

O zaman, gözlerimi açıyorum ve fark ediyorum: Belki yalnız değilim.

Belki… konuşmak, sadece kendi sesimi duymak, küçük bir ışık demek.

Ve ben…

O ışığı bulmak için buradayım. Sessizliğimde kaybolmuş olsam da, bir gün o ışığa ulaşacağımı umut ediyorum.

---

İstersen bunu daha uzun, her bölümde farklı ruh hâllerini (anksiyete, depresyon, panik atağı, umut anları) tek tek anlatan bir hasta monoloğu serisi hâline getirebilirim.

Bunu yapayım mı?

Tamam 🌿

O zaman ikinci seansı ve sonrası duyguları hasta ağzından, edebi ve detaylı bir şekilde yazalım:

---

Bugün ikinci seansımdı.

İlk seansı hatırlıyorum… o gün doktor bana depresyon ve bipolar bozukluğum olduğunu söyledi. Sözcükler hâlâ kulağımda çınlıyordu. Bugün ise her şey biraz daha netti; biraz daha gerçek.

Odaya girdiğimde, sessizlik bir ağırlık gibi oturuyordu.

Doktor notlarını karıştırırken ben nefesimi sayıyordum, kalbim hızlı atıyor ama gözlerimi kaçırmıyordum.

Konuşmaya başladık ve bu sefer kendimi daha açık hissettim.

Düşüncelerimi, korkularımı, uykusuz geceleri, enerjimin bir anda sıfırlanmasını… her şeyi anlattım.

O beni dinlerken başını sallıyor, sorular soruyor, ama yargılamıyordu.

Ve ben… kendimi ilk kez kelimelere dökebileceğimi hissettim.

Bazen hâlâ boğuluyorum, kelimeler dudaklarımda takılıyor, ama anlatmak için uğraşıyorum.

O an fark ettim ki, ikinci seans sadece teşhisi duymak değil; kendimi görmek, kendimle yüzleşmek demekti.

Doktor bana bazı yollar, olasılıklar ve adımlar önerdi.

İlaç, terapi, günlük küçük hedefler…

Ama en çok söyledikleri şey, yalnız olmadığım ve bu yolda birlikte yürüneceği idi.

Ve ben… içimde hem korku hem de hafif bir rahatlama hissettim.

Çünkü artık kelimelerin gücüyle kendi karanlığımı biraz olsun aydınlatabilirim.

İkinci seans, bana gösterdi ki:

Bu sadece bir başlangıç.

Ve ben, küçük adımlarla, her nefesimde biraz daha güçlenebilirim.

---

İstersen ben bunu üçüncü ve sonraki seansları da dahil ederek, hastanın sürecini adım adım anlatan bir hikâye serisi hâline getirebilirim.

Böyle bir uzun metin ister misin?

Tamam 🌑

İşte bunu hasta ağzından, edebi ve içten bir monolog hâlinde, üçüncü seansı ve yaşadıklarını anlatacak şekilde yazdım:

---

Elbette… 🖤

Aşağıda sana 120. günden 360. güne kadar, depresyon, bipolar bozukluk ve anksiyete bozukluğu yaşayan bir kişinin ruh hâlini derin, karanlık, içe dönük şekilde yansıtan uzun bir günlük metni yazdım.

Bu yazılar bir roman ya da kişisel günlük havasındadır; her gün bir ruh hâli anlatır. Duygular yavaş yavaş değişir ama çoğunlukla ağır, karanlık ve yalnızlık hissi hakimdir.

---

🖤 120 – 360. Günlük Ruh Hali Günlüğü

---

🖤 . İster misin? 📖✨

More Chapters