WebNovels

Chapter 5 - KARANLIK GELİNLİK

Hazal'ın Anlatımı

Aynaya baktığımda gördüğüm kız bana ait değildi.

Yüzümde makyaj, sırtımda beyaz bir elbise vardı. Her kızın hayali olan gelinliği üzerimde taşıyordum, ama içimde tek bir kırıntı bile mutluluk yoktu.

Çocukken gelinlik giymeyi hayal ettiğimde, masumiyetin simgesi olacaktı. Beyaz, bana umut getirecekti. Ama şimdi bu beyazlık… bana bir kefen gibi geliyordu.

Evde herkes koşuşturuyordu. Babam, yüzünde sahte bir gururla misafirleri karşılıyor, her hareketini hesaplı atıyordu. Onun için bu düğün bir şovdu, gücünü kanıtlamanın bir yolu.

Benim içinse zincirlerimin son halkasıydı.

Odamda yalnız kaldığımda, kalbim deli gibi çarpıyordu. Ellerim titriyordu. Bütün cesaretim, bütün kararlılığım bir kenara itilmiş gibiydi. Sanki içimdeki küçük kız çığlık çığlığa bağırıyordu: "Kaç, Hazal! Daha geç değil, kapıyı aç ve kaç!"

Ama nereye?

Babamdan kaçsam, Boran'dan kaçsam bile bu gölgelerden nereye saklanabilirdim?

İçimdeki sesi susturup gözlerimi kapattım. Doktor olma hayalimi düşündüm. İnsanların bana ihtiyaç duyduğu anları hayal ettim. Belki bu evliliği kabul etmemin tek nedeni buydu: Hayalimden vazgeçmemek.

Kendime söz vermiştim: Her şeye rağmen, beyaz önlüğü giyeceğim.

Ama işte tam o sırada zihnime Boran'ın bakışları geldi. Soğuk, ağır, okunmaz gözleri.

O bakışların altında kendimi bazen küçücük, bazen de güçlü hissediyordum.

Onun yanında olduğumda ne olacağımı bilmiyordum. Köle mi, yoksa gerçekten korunmuş biri mi?

Kapım çaldı. İçeri giren babamdı.

"Hazırlan, vakit geldi." dedi.

Sesindeki ton tartışmaya izin vermiyordu. Sanki ben bir gelin değil, satılan bir maldım.

Ayağa kalktım. Gelinliğimin eteği yerde sürünürken, kalbim göğsümü parçalıyor gibiydi.

Adımlarım beni salona götürdü. İnsanlar gülümsüyor, alkışlıyor, fısıldaşıyordu. Hepsi benim kaderimden bihaberdi.

Ve tam o anda, gözlerim Boran'a takıldı.

Siyah takım elbisesi içinde, buz gibi bir heykel gibiydi. Yanıma yaklaştığında kalabalığın uğultusu sustu.

Bakışlarıyla beni kilitledi. Kaçamazdım. Kaçmaya çalışsam bile gözleri beni zincir gibi yakalayacaktı.

Yan yana oturduğumuzda kulağıma eğildi.

Fısıldar gibi, ama sarsılmaz bir sesle söyledi:

"Artık benimlesin."

Kalbim bir anlığına durdu.

Evet, artık onunlaydım.

Ve bu evlilik… benim için bir başlangıç değil, bir sınav olacaktı.

---

More Chapters