WebNovels

Chapter 2 - Ölümün Çizgisinde|1

 ⚔

Temmuz 2014

Yatağımdan beni kaldıran telefon sesiyle elimi başıma attım. Komodinin üstündeki telefonumu alıp kimin aradığına bakmadan açtım ve uykulu bir sesle cevap verdim. "Efendim?" karşıdan ilk başta birkaç hışırtı gelse de sonrasında bağırarak konuşma sesi geldi. "Lal, hala uyuyor musun?! Sonuçlar açıklanmış kızım, kalk çabuk kalk!" 

 Ada'nın endişeli ve merak dolu sesi geldiğinde aramayı kapatmadan hemen yerimden doğruldum. Masamın yanına giderken kalbim çok hızlı atıyordu çünkü bu açıklanan sonuçlar sınavın sonuçları değil, askeriyeye girmek için gönderdiğim ve bir çok testten geçtiğim raporların sonuçlarıydı. 

Hala telefonda bekleyen Ada'yı hatırladığımda, telefonu tekrardan kulağıma götürdüm ve heyecanlı bir sesle konuştum. "Ada ben şimdi kapatayım, sonuçlara bakınca seni ararım." Ada da fikrimi kabul etmişti ve telefonu kapatmıştı. Titreyen ellerimle bilgisayarı açmaya çalışyordum. 

Ada sadece üniversite sınavına girmişti çünkü onun hayali doktor olmaktı ama ikiz kardeşi de benim gibi harp istediği için ondan dolayı sonuçların açıklandığını biliyor olmalıydı. Kardeşinin de sonucunu sormayı unutmamayı akıl etsem iyi olurdu.

Bilgisayarın kasası nihayet açıldığında ekran da yavaş yavaş gelmeye başlamıştı ve hemen internete girip gerekli olan siteye girdim. Sitenin açılmasını beklerken gözüm saate kaymıştı; 08.37 Allah aşkına, kim ve hangi akıla hizmet bu kadar erken açıklardı ki sonuçları?

Bir anda açılan sonuçlar ile ufak bir çığlık attım ve elimle ekranı kapattım. Fare yardımıyla, hiç bakmadan en alta getirdim sayfayı ve gözlerimi açıp ekranda yazılan sonucu okudum.

"Siyah Lal Yıldız, Hava Harp Okulu'na asil aday olarak kabul edildiğiniz bildirilmiştir.

Kayıt işlemlerinizin tamamlanması için aşağıda belirtilen belgelerle birlikte, en geç Ağustos ayına kadar Hava Harp Okulu Komutanlığı'na şahsen başvurmanız gerekmektedir.

Askeri eğitim hayatınızda başarılar diler, vatan hizmetinde göstereceğiniz üstün gayretin ülkemiz adına hayırlı olmasını temenni ederiz.

H.K.K. Personel Temin Merkezi Başkanlığı"

Evde yankılanan çığlığım ile birlikte annem ve babam telaşla odaya girmişlerdi. "Neler oluyor Lal? İyi misin, neden bağırdın?" sıraladıkları soruları es geçerek kocaman bir gülümsemeyle başımı bilgisayardan çekip onlara doğru döndüm ve yüksek bir sesle konuştum. "Kazanmışım, Hava Harp Okulunu kazanmışım!" 

 ⚔

Mart 2025

Şiddetli patlamanın ardından herkes yere savrulmuştu fakat patlama buraya fazla yakın olmadığı için gördüğüm kadarıyla tüm ekibin durumu iyiydi fakat yine de sormakta fayda vardı. "Herkes iyi mi?" çok fazla yüksek olmayan sesimle birlikte Tolga ve Mehmet bana doğru bakarak aynı anda "Evet, iyiyiz komutanım." dediklerinde içime su serpilmişti. 

Patlamanın nerede olduğu bilgisini henüz bilmiyorduk ama çabucak kulağımdaki iletişim cihazına dokunarak konuştum. "Kuzay Irak, Duhok'a bağlı Avaşin-Basyan bölgesinde, Hava Harp pilotu üsteğmen Siyah Lal Yıldız konuşuyor." karşıdan konuşma izin gelince hızla sözerime devam ettim. "Etkisiz hale getirdiğimiz teroristleri kontrol amaçlı girdiğimiz mağaradan çıkacakken yakınlarımızda bir patlama meydana geldi komutanım." 

Hattın ucundaki Turgut Komutan birkaç saniye sessizlikten sonra konuştu. "Sorun yok Siyah, kontrollü bir patlama olmuş fakat sizin mağaraya ineceğinizin bilgisine ulaşamadıkları için fazla hissetmiş olmalısınız, herhangi bir yaralı var mı?" 

Tekrardan herkeste gözümü gezdirdikten sonra yanıt verdim. "Hayır komutanım, herkes iyi." yerimden doğruldum ve bizimkilere elimle kalkın işareti verdim. "Tamamdır o zaman, sağ salim dönün yuvanıza." Turgut Komutan'ın sesiyle yüzümde ufak bir gülümseme oluştu. "Emredersiniz Komutanım." 

 ⚔

Teroristlerin sayıları bir hayli fazla olduğu için karadan gelen ekip zorlanmıştı ve biz de bu yüzden onlara yardım amaçlı gitmiştik ve çok şükür şehit vermeden yetişebilmiştik. Yaralılar vardı fakat öğrenebildiğimiz kadarıyla durumları ağır değildi. Bu da içimize su serpmişti.

Uçuş ekibimizde 7 kişi vardı;

Yüzbaşı Turgut Konmaz (Harp Pilotu)

Üsteğmen Siyah Lal Yıldız (Harp Pilotu)

Teğmen Tolga Sancak (Harp Pilotu)

Teğmen Mehmet Korkmaz (Harp Pilotu)

Ahmet Dinç (Uçak Teknisyeni)

Selin Bilmez (Uçak Teknisyeni)

Bahadır Korkmaz (Mühimmat Uzmanı)

Turgut Komutanım bu sefer yanımızda değildi çünkü bu tarz karadan destekli görevlere sadece 3 pilot gönderiliyorduk. Uçuş timimiz bu kadardı ancak filonun hepsi büyük bir ekibi kapsıyordu. 

("Filo; savaş uçaklarının, pilotların, bakım personelinin ve yer destek ekiplerinin bir araya gelerek belirli görevler için organize olduğu hava kuvvetleri birliğidir. Her filo, kendi komuta yapısına, operasyonel sorumluluk alanına ve uzmanlık görevine sahiptir.")

Geçen aylarda ekibimizin hepsine -Turgut Komutan hariç- rütbe yükseltme onayı gelmişti ve biz de gidip yeni rütbelerimizi alacaktık fakat aldığımız acil destek çağrısıyla bu durum ertelenmişti. 

Hepimiz görevden sonra birkaç dakika odalarımıza çekilmiştik ve şimdi de yemek yiyorduk.Teknisyenler ve mühimmat uzmanımız genellikle böyle durumlarda bizlere katılmaz, sadece işlerini yaparlardı. "Terfi için heyecanlı mısınız çocuklar?" Turgut Komutan'ın sorusuyla masada derin bir sessizlik olurken herkesin gözü bendeydi.

Boğazımı temizleyip içimdeki acıyı göstermeyerek burukça gülümsedim. "İkinizle de gurur duyuyorum, hem asmayın öyle suratınızı. Bir kere oldu diye tekrardan kötü bir şey olacak diye kural mı var?" 

Tolga gülümseyerek konuştu. "Hayır komutanım ama törene katılmak istemezseniz anlarız. Sizin rütbenizi zaten sonra da takdim edebilirler." Tolga'nın fikriyle Mehmet de onu onaylarcasına başını salladı. Turgut Komutanımın elini omzumda hissetmemle ona doğru döndüm. "Çocuklar haklı Siyah, gelmek zorunda değilsin." 

Başımı iki yana sallayarak reddettim hepsini. "Hayır, gelmek istiyorum. Sizin başarınızı, bizim başarımızı birlikte kutlamak hepimizin hakkı. Ki zaten bunu en çok Giray isterdi." 

Giray...

Şehit haberinin gelmesinin üstünden 4 sene geçmişti. Yine bir mart ayı günü yine bir terfi gününde Giray'ın şehit olduğunu öğrenmiştim. Giray benim biricik sevgilimdi. Üsteğmen olduğum zaman içimde bir burukluk vardı çünkü Giray görevdeydi fakat bir gün sonra döneceğini daha o sabah konuşmuşken akşamına onun şehadet haberini almak tümüyle sarsmıştı beni. 

Giray kara harp komutanlığında görev yapan başarılı bir yüzbaşıydı hatta eğer yaşasaydı geçen sene binbaşı olacaktı.

(Teğmen rütbesinde ortalama 2 yıl görev yapar. Genellikle 22–24 yaş arasında bu rütbededir. Ardından Üsteğmen rütbesine terfi eder ve bu rütbede ortalama 4 yıl kalır. Bu dönem genellikle 24–28 yaş aralığını kapsar. Daha sonra Yüzbaşı olur. Yüzbaşılık süresi ortalama 3 yıldır ve kişi genellikle 28–31 yaşları arasında bu rütbededir. Yüzbaşılıktan sonra Binbaşı rütbesine terfi eder. Bu rütbede kalış süresi yaklaşık 6 yıldır, yani kişi 31–37 yaşları arasında binbaşı olarak görev yapar.)

En büyük hayalinin benim de bir gün yüzbaşı olduğumu görmek olduğunu söylerdi fakat yapamamıştı ama ben yarın onun için o kürsüye gidecektim ve onurumla hem Giray için hem de diğer tüm şehitlerimiz için o terfiyi alacaktım.

Ekipteki herkes Giray'ı tanırdı çünkü beni görmek için geldiği zamanlarda onlarla da tanışmıştı ve aralarında abi-kardeş bağı oluşmuştu yani Giray şehit olduğunda hem Tolga hem de Mehmet benimle birlikte yıkılmışlardı. Turgut Komutanım için de aynı durum söz konusuydu çünkü Giray'ı oğlu olarak görüyordu ve sahip çıkıyordu.

Yemeğimizi yemeye devam ederken Turgut Komutan, gelen telefon çağrısı ile ayağa kalkıp biraz ilerimizde konuşmaya başladı. Birkaç dakika sonra masaya döndüğünde yüzünde anlamlandıramadığım bir ifade vardı.

"Çocuklar bu terfi işini biraz daha ertelememiz gerekiyor anlaşılan." hepimiz çatık kaşlarla Turgut Komutan'a bakarken ilk soru Mehmet'ten geldi. "Neden komutanım, görev mi çıktı?"

Turgut Komutan sıkıntıyla nefes verdi ve onaylarcasına başını salladı. "Evet ama bir mafyanın peşine düşeceğiz. Karadan herhangi bir destek gelmeyecek çünkü timlerinden üç adamları içeride ve yakın ateşe giremezler. Burada da iş bize kalıyor, içerideki adamlar çıktıkları zaman orayı patlatmamız gerekiyor ama bir hayli yaklaşmamız lazım, bu da tehlike içeriyor." sıkıntıyla verdiği nefesin ardından tekrar konuştu. "Siyah, yaklaşan pilot sen olmak zorundasın çünkü kordine için benden başka adam yok, sizinle gelemeyeceğim. Mehmet ve Tolga, siz de çevreyi gözlemleyeceksiniz ve gerekirse planlanmayan bir durumda ateş açacaksınız." 

Hepimiz bir ağızdan cevap verdik. "Emredersiniz komutanım." Turgut Komutan ellerini masaya koydu ve tek tek hepimizin gözüne bakarak konuştu. "Allah yardımcınız olsun çocuklar, sizi tek parça burada görmek istiyorum. Yarın sabah şafak operasyonu ile çıkacaksınız." yine hepbir ağızdan Turgut Komutanı onayladıktan sonra yemeklerimizin başından kalkıp odalarımıza doğru geçmiştik.

Kapımı arkadan kapatıp derince bir nefes verdim ve yatağımın başucunda bulunan fotoğrafı elime aldım. "Girayım, yarın göreve gidiyoruz. Belki de senin yanına gelirim, kim bilir?" fotoğrafın üstünden Giray'ın yüzünü okşadım ve sessizce mırıldandım. "Seni çok seviyorum." 

Yatağa uzanıp gözlerimi kapattım ve yarın olacak operasyon için dinlenmeye başladım.

 ⚔

🔒 Nasıl buldunuz ilk bölümümüzü?

🔒Karakterler hakkındaki düşünceleriniz neler peki?

🔒Sizce ilerleyen bölümlerde neler olacak?

🔒Oy ve yorumlarınızı unutmayın, sağlıcakla kalın.

More Chapters