Artık işi bekliyordu: Psişik dişi varlıkla görüşecekti. Şu an penetalia'yla yarım kalmış bir anıları olsa da, koridorda yürüken içindeki heyecanı bir nebze bastırmaya çalıştı. İleride bir kapının arkasında, belki de bu eğitim ve koruma görevi sırasında daha büyük sürprizler onu bekliyordu. İçinde hâlâ kadının dokunuşunun sıcaklığı varken, adımlarını hızlandırarak odanın önüne vardı ve göğsünde hem gerilimin hem de merakın çarpıştığını duyumsadı. Bu kadar yıl sonra bulduğu "insani element", belki de Penetalia'nın derinliklerinde yepyeni bir gerçekliğe dönüşüyordu. Ve şimdi, Shen yeni görevi için yola koyularak, dişi varlığı aramaya doğru yürümeye devam etti.
Shen, E.K.T koridorlarında ilerlerken, görevli ona dişi varlığın bulunduğu tesislerin hangi bölümünde olduğunu tarif ediyordu. Adımları yavaş ama kararlıydı; bu noktada fazla aceleci davranmak istemiyordu. Görevli arada bir dönüp, "Efendim, lütfen dikkat edin," diye uyarıyordu. "O şey kimseyi yaklaştırmıyor ve buraya getirilirken bile neredeyse üç görevliyi etkisiz hâle getirdi." Shen duraksadı, göz ucuyla görevliden gelecek ilave bilgi bekledi. "Bu varlık, çok ani bir saldırı şekli kullanıyor. Psişik dalgalarla insanın zihnini dağıtabilir, bazen de mor renkte bir mızrak ucuna benzeyen büyü tozunu serbest bırakıyor. Yaralananlar oldu." Shen ciddi bir ifadeyle başını salladı. "Anlaşıldı," dedi kısa ve net. "Bir sorun olmaz. Aç bakalım kapıyı."
Görevli kapının panelini aktif etti. Kapı "tıss" sesiyle yana kayarken, Shen içerideki odayı incelemek üzere önce çevreyi gözüne kestirdi. Odada loş mavi bir aydınlatma vardı. Tavan, E.K.T'deki diğer odalara göre daha alçak görünüyor, duvarlarda sade birkaç panele ve belli belirsiz gölgeli çıkıntılara rastlanıyordu. Yerde gri-beyaz renkte bir kaplama vardı, üzerinde de mavi tonlarda silik desenler seçiliyordu. Shen'in bakışları ilerleyip odanın ortalarına kaydığında, duvar kenarındaki hafif yüksekçe bir platformda (yatağa benzeyen, kabaca yastıklı bir şeyin üzerinde) büzülmüş şekilde duran dişi varlığı fark etti.
Kapı kapanır kapanmaz, varlığın bütün dikkatinin Shen'e yöneldiği hissediliyordu. Shen, girer girmez yumuşak bir adımla içeri girdi. Daha ne olduğunu anlamadan, dişi varlık homurtulu bir sesle, "Defol," diye mırıldandı. Sesi kadifemsi ama içinde tehdit barındıran bir tını taşıyordu. Shen, hafifçe durdu, varlığa doğru bakışlarını sabitledi. "Merhaba," dedi kısık sesle, "Daha yeni geldim. Sanırım biraz konuşmamız gerekecek." Dişi varlık bu laubaliliği karşısında sinirli bir tıslamayla cevap verdi: "Konuşmak istemiyorum. Git buradan." Shen, sıradan bir yabani hayvana yaklaşırmış gibi telaş göstermeden sabit durdu. "Seni tanımak için geldim. Hiçbir yere gitmiyorum. Eğitmen olduğunu söylediler bana," diyerek kısmen kendini tanıttı.
Dişi varlık aniden ayağa fırladı. Bedeni zarifti ama elleri uzun ve sivri tırnaklı, gözleriyse koyu mor renkte parıldıyordu. Boynundan beline kadar uzanan girintili çıkıntılı bir omurga yapısı vardı. Saçları, belki de sıradan bir insana göre çok ince ve uzun tellerle omuzlarını aşıyordu. Morumsu bir deri tonuna sahipti; kollarında belli belirsiz dövmeye benzeyen desenler seçiliyordu. "Gelmeyeceğini söylemedim. Benimle konuşacak da bir şeyin yok, tüm sözüm bu. Çık ve defol," diye hırladı. Shen, "Bunu duymayı bekliyordum. Ama burası senin de güvenliğin için," dedi. Varlık sinirle ellerini salladı. "Saçma. Hepsi boş. Kimseye ihtiyacım yok."
Shen daha bir şey demeye kalmadan, dişi varlık avucundan bir büyü tozu çıkardı, mor ışıltılarla dans eden, mızrak ucuna benzeyen bir form aldı. Göz kırpar gibi kısa bir andı. Shen "Aman dikkat," diye fısıldarken, varlık tozu Shen'e doğru fırlattı. Havada süzülen mor parıltı, gölgenin içinden geçerek Shen'in üstüne yöneldi. Shen anında bir refleksle görüsünü yavaşlatmak için hafif bir zihin meditasyonu ve element taraması yaptı, "Nedir bu?" diye aklından geçirdi. Ardından "Psişik ve hafif ateş karışımı bir his var," diye sezerek kollarını göğsü önünde birleştirdi. Bu, basit bir kalkan duruşuydu. Çok zaman önce Y.G.K'de öğrendiği bu "zihinsel kalkan + düşük seviye element titreşimi" karışımı, önünde şeffaf bir enerji duvarı oluşturdu. Toz parçaları, Shen'in kalkanına çarpınca sanki ince bir çatırtı sesi çıkararak dağıldı.
Dişi varlık, gözlerinde hem şaşkınlık hem öfke karışımı bir ifadeyle geri çekildi. "Ne cüret…" diye hırladı. Shen, sakin ses tonuyla, "Bu kadar ani saldırırsan, ben de savunurum," dedi. Varlık hışımla yatağımsı platformdan indi, Shen'le arasındaki mesafeyi korudu. "Sen de boş eğitmenlerden birisin, öyle mi?" diye sordu. Sesi iğneleyiciydi. Shen gülümsemedi bile, sadece "Belki de öyle. Kendimce bir yöntemim var. Seni kontrol etmem gerekiyor. Ona göre bir eğitim hazırlayacağım," dedi. Dişi varlık sertçe karşılık verdi: "Beni kontrol edemezsin. Kimse edemez. Hem buradan da gideceğim." Shen omuz silkti. "Gidebilirsin. Fakat senin asıl ihtiyacın öğrenmek. Her şeyi öğrenmen mümkün, bi' düşün." Varlık durdu, "Her şeyi mi?" dedi düşük tonda. Shen başını salladı, "Evet, her şeyi. Seviyene, yeteneğine, isteğine bağlı. Ama önce benimle işbirliği yapacaksın."
Dişi varlık kısa bir nefes aldı, sonra "Diğer eğitmenler gibi nutuk çekmeye başlamayacaksın, değil mi?" diye homurdandı. Shen bu kez yüzünde hafif bir gölge gülümsemeyle, "Bunu zamanla göreceksin. Ben nutukçu değil, anlatıcıyım," diye yanıtladı. Karşısındakine bakarken içinden "Sert ama mantıklı birine benziyor," diye düşündü. "Seninle uğraşacağım, ama seni de uğraştıracağım," diye devam etti. Varlık bezgin bir edayla başını çevirdi. Shen, "Birazdan kontrol odasında seni göreceğim. Bazı ölçümler yapmamız lazım," dedi. Dişi varlık "Keyfine bak," diyerek bakışlarını kaçırdı. Shen oradan çıkmak için kapıya yönelirken son bir kez dönüp "Bekliyorum. Gelmezsen bu fırsatı kaçırmış olursun," deyip gülümser gibi yaptı. Varlık tepkisiz bir yüzle Shen'e baktı ama "Bu da kim?" dercesine bir hava vardı. Shen, "Göreceğiz," diye mırıldanarak odadan ayrıldı.
Koridorda hızlı adımlarla ilerlerken, yanında iki görevli belirdi. Shen onlara döndü: "Lütfen beni kontrol odasına götürün. O dişi varlığın elementsel ve psişik analizlerini yapabileceğimiz cihazlar olacak, değil mi?" Görevli başını sallayarak "Evet efendim. Laboratuvar benzeri bir yer. Sizi oraya yönlendirelim," dedi. Birkaç dakika sonra, Shen kendini genişçe bir kontrol odasında buldu. Duvarda yarım daire biçimli bir panel, ortada da düşük silindir şeklinde bir platform vardı. Platformun etrafında ufak robotik kollar, yer yer kablolar, yer yer parlak kristal mercekler görülüyordu. Işıklar hafif loş renkteydi ama yansıyan kısımlar parıltılıydı. Shen, "Tamam, şu minik aletleri hazırlayalım," dedi. Görevli, dolaptan birkaç disk şeklinde sensör, iki uzun kablo ve ufak bir panel çıkardı. Shen, "Bunları alt ve üst bedene takacağız. Biri boyun hizasında, biri bel civarında," diye ekledi. Görevli onayladı. "Sadece dikkatli olmanız gerekli."
Shen, "Elbette. Ben sakinim, umarım o da öyle olur," diye karşılık verdi. Ardından, "Tamam, birkaç ufak ayar daha yapın. Bir de element özlerini ölçebileceğimiz aygıtı aktif edin. Mesela ateş, su, hava, toprak, ayrıca psişik dalgaları ölçen beyin dalgası taraması var mı?" diyerek sordu. Görevli "Var efendim," dedi. "Şu panelden hepsini açıyoruz." Birkaç dokunmatik komutla, platformun üstünde hafifçe parlayan daireler belirdi. "İşte, her daire bir elementsel titreşimi algılayacak. Ortadakiyse psişik alan." Shen, "Mükemmel," diye mırıldandı. "Umarım işi kolaylaşır."
Bir süre beklediler. Shen sabırla, "Bakalım gelecek mi," diye içinden geçirdi. Tam "Gelmeyecek herhâlde," diye düşündüğü anda, kapı açıldı. İçeri, aynı dişi varlık, yavaş ve temkinli adımlarla girdi. Yüzünde hâlâ o keskin bakış. Shen hafif bir gülümsemeyle, "Hoş geldin. Seni şöyle platforma alayım," dedi. Varlık homurdandı. "Neden buradayım, bilmiyorum," diye söylendi ama yine de adım adım platforma yaklaştı. Bir ara geri çekilecekmiş gibi durdu. Shen, "Sakin, sadece birkaç ölçüm yapılacak," deyince varlık gözlerini kıstı. "Bana zorla bir şey takmaya çalışırsanız iyi olmaz," diye uyardı. Shen omuz silkti. "Zorla değil. Sadece sana rehberlik edeceğim. Uymak senin seçimin."
Varlık sonunda platformun merkezinde durdu. Shen "Şimdi şunları vücuduna yerleştireceğim," dedi, elindeki diskleri göstererek. Varlık gerildi. "Gerek mi var?" Shen, "Evet, çünkü senin hangi yeteneklerinin hangi düzeyde olduğunu görmemiz gerek. Böylece talebin neyse ona göre bir program hazırlayacağım." Varlık göz devirdi, "Hiç istemiyorum," diye homurdandı. Shen cıvıl cıvıl bir sesle, "Şunu tutar mısın," diyerek minik bir aleti uzattı. Varlık ilk başta reddediyor gibi göründü ama sonra mecburen eline aldı. "Bu ne saçma şey," diye mırıldandı. Shen "Bir sensör işte. Şimdi de boynuna yakın bir hizaya ufak bir alıcı takacağım," diye ekledi. Varlık geri sıçrayacakmış gibi dizlerini büktü. Shen, "Rahat dur lütfen, bu seni yemez veya acıtmaz," deyince varlık hışımla cevap verdi: "Söylemesi kolay!" Shen hafif güldü. O an varlığın yüzündeki sinirli ifade biraz daha rahatsız oldu; bu gülümseme onu mı kızdırıyordu yoksa merak mı uyandırıyordu, belirsizdi.
Shen kibarca "İstersen kendin tak," diyerek diski varlığa uzattı. Varlık dişlerini sıkar gibi "Yap şunu, uzatma," diye mırıldandı. Shen diski boynunun derisine yakın kıyafet aralığına yerleştirdi. Varlık daha da gerilince, "Nefes al, bak, tamam," dedi Shen sakince. "Hadi şunu bir de beline takalım," diyerek bir diğer aleti uzattı. Varlık ufak bir homurtuyla "Hızlı ol," deyip gözlerini çevirdi. Shen bunun üzerine kıyafeti hafifçe araladı, disk benzeri sensörü bel kısmına sabitledi. Görevli, kabloyu panelden çıkartıp disklere bağladı. "Başlıyor," dedi Shen yavaşça. "Biraz ışıltı göreceksin, korkma, canını yakmaz."
Tam diski aktifleştirdiği anda, minik aletlerden mavi ve beyaz ışık bağları çıkıp varlığın vücuduna doğru yayıldı. Varlık tedirgin bir sıçrama yaptı ama platformdan hemen inmedi. Shen, "Bekliyoruz şimdi, sadece analiz," dedi. Varlık kısa bir bakış attı, sonra hırçınlığını yavaş yavaş törpülemeye başladı. "Söylediğin kadar var," dedi kısık sesle. Shen gülümsedi, "Bak, canın yanmıyor, değil mi?" Varlık dudak bükerek "Yok" diye fısıldadı.
Zaman geçtikçe, panelde çeşitli renkli göstergeler belirmeye başladı. Shen ekrana bakınca, "ruh bağı güçlü, ateş rezonansı yüksek, psişik yetenekler doğuştan ama kontrolsüz, öğrenme kapasitesi yüksek" gibi satırların sıralandığını görüp şaşırdı. "Ateş rezonansı... demek sen ateşle iyi anlaşıyorsun," dedi kendi kendine. Varlığı kablolar ve ışık bağlarından kurtardı, "Bu kadar basitti işte," diyerek gülümsedi. Varlık hemen hızlı bir hareketle platformdan indi ve birkaç metre uzağa gitti. Shen, "Korkma, bitti," dedi. Varlık "Şimdi ne olacak?" diye sordu. Sesinde hâlâ bir tedirginlik, ama aynı zamanda merak vardı.
Shen, "Ne öğrenmek istiyorsun önce?" diye sordu. Varlık gözlerini kaçırarak "Ateş," dedi kısa ve net. Shen, "Neden ateş? Zaten psişik güçlerin var. Onları daha da geliştirmek isteyebilirsin," deyince varlık burun kıvırdı. "Psişik güçlerim zaten benim. Bana yeni bir şey lazım, kural tanımam." Shen, "Kontrolsüz kullanıyorsun. Etrafındakileri tehlikeye atarsan ne olacak?" dedi. Varlık yine iğneleyici bir ifadeyle omuz silkti: "Kurallarımı ben koyarım." Shen kaşlarını çattı. "Eğer başkalarının yaşam hakkını ihlal ederse, bu kurallar neye yarar? Kendin güçlü olsa bile, dünyada tek başına kalabilirsin." Varlık buna bir an cevap veremedi, düşünceli bir duruşa geçti. Shen, içinden "İlk kez onu bir noktaya çekebildim galiba," diye sevinçle geçirdi. Sonra "Peki," dedi sakince. "Sana bir ateş büyü programı oluşturacağım. Madem istediğin bu. Şimdi odana dön, orada dinlen. Beşinci güneş çarkı yankısında, yani takvime göre yarın sabah gibi düşünebilirsin, seni eğitim sahasında bekliyorum."
Varlık tepki vermeden, belki de "Bu da kim oluyor?" tarzı bir yüz ifadesiyle, sanki Shen'e bakıp "Saçma işte" diyormuş gibi, ağzında belirsiz bir mırıldanmayla kapıya yöneldi. "Belki gelirim, belki gelmem," diye kısık sesle homurdandı. Shen durduğu yerden "Gelmezsen sen bilirsin," dedi, yumuşak ama kendinden emin bir tonda. Varlık kapıdan çıktığında Shen birkaç saniye olduğu yerde kalıp derin bir nefes aldı. "Fena değil," diye geçirdi içinden. "Psişik, ateşe meraklı ve saldırgan… En azından bir diyalog kurduk."
Görevli ona yaklaşıp "Her şey yolunda mı?" diye sordu. Shen, "Şimdilik evet," diye karşılık verdi. "Cihazların verilerini panelde saklayın. Ben odama dönüp program hazırlayacağım." Görevli saygıyla eğildi. "Hemen, efendim." Shen, laboratuvarı andıran kontrol odasında son bir kez etrafı inceledi, minik robot kolların, kabloların, kristal merceklerin ve ışıltılı göstergelerin ortasında durdu. "Pek çok potansiyel var," diye düşündü. "Yeter ki kontrol edebilsin."
Biraz sonra odasına doğru yola koyuldu. Koridoru adımlarken, aklında hazırlayacağı "ateş büyü programı" vardı. Y.G.K'de almış olduğu bilgileri, kendi deneyimleriyle birleştirerek bu dişi varlığa ateş kullanımının temelini öğretecekti. "Ama önce agresifliğini nasıl yumuşatırım?" diye sordu kendine. Belki psişik güçlerini de dengelemek gerekecekti. "Hepsi zamanla," diye mırıldandı.