WebNovels

Chapter 93 - 10

Shen, gemisinin koltuğunda hafifçe doğrulup kontrol panelindeki yansımaya baktı. Gözleri bir an, camda yansıyan kendi yüzüne ve bembeyaz saçlarına kaydı; eski halini hatırlayıp gülümsedi. Artık uzun, parlak saçları, daha genç ve dinç bir bedeni vardı. Yükselişten beri kendi görünüşüne alışsa da hâlâ tuhaf gelen ayrıntılar vardı. Bir yandan hafif bir özlem duygusu zihninin derinliklerinde belirdi: Dünya. Acaba geri mi dönmeliydi?

 

Hemen ardından, dünyadaki hayatını hatırladı. Ev, arkadaşlar, sıradan gündelik işler… Onu özleyip özlemediklerini düşündü. Uzaydaki varlığını keşfeden veya ondan haber bekleyen birileri var mıydı, kim bilir… O anda içinden bir ses, belki "Henüz zamanı değil," diyordu. Çünkü hangi zaman akışına göre dönecekti ki? Dünyanın zaman ölçüsüyle Tonoflenya'nın ölçüsü birbirini tutmuyordu. Kendi iç saatine göre yalnızca "bir buçuk döngü" geçmişti, fakat Tonoflenya için belki uzun bir yıl, belki bir "tanrı yılı" kadar süreydi. Hem belki geri döndüğünde, orada çok az zaman geçmiş olacaktı. Ucu bucağı belirsizdi.

 

Tam bu düşüncelerin arasında, gemi konsolunda parlak bir uyarı belirdi. "XOZES" adlı bir yerden gelen sinyal… Shen, ekrandaki titrek harfleri inceledi. Görev sistemine göre bu sinyal, "yapısal hasar" ile ilgiliydi ve "yakın olan herkes müdahale edebilir" şeklinde acil koduyla geliyordu. Shen, kaşlarını çatarak haritayı büyüttü. Haritada, iki büyük yıldızın ortasında, ayrıca değişken bir bulutsu alanından geçtikten sonra ulaşılabilecek bir konum işaret ediliyordu. "Halka gibi bir sistem mi?" diye düşündü. Görsel projeksiyondan bakınca, bir tür dönen halka veya çemberi andıran devasa bir oluşum görülüyordu. Sistemin notlarında, "Bu bölge anomali barındırıyor, lütfen dikkatli yaklaşın," yazıyordu.

 

Shen tereddüt etmedi. Dümen konsolunu ayarlayıp geminin motorlarına tam güç verdi. Uzayda süzülürken, iki parlak yıldızın ve yoğun bulutsuların oluşturduğu karmaşık bir geçitten geçecekti. Işığı emen koyu bulutların arasında, ara sıra neon renkli gaz parçacıkları parlayarak muhteşem bir manzara sunuyordu. Bu yolculuğun ne kadar süreceğini kestiremese de, gemisinin zaman ölçüsüyle "yarım döngü" kadar sürebilirdi.

 

Zamanla, ön camda devasa bir gök cismi belirmeye başladı. Jüpiter kadar büyük, ama tam küresel olmayan, dönen bir halkaya benzeyen bir nesne… Yüzeyinde parlak ışık akıntıları akıyor, dokusu metalik ve kristalimsi parçalarla kaplıydı. Etrafında da çeşitli uzay anormallikleri oluşuyor gibi görünüyordu. Shen, gemisini biraz yavaşlattı, yaklaşırken dış taramaları başlattı. Sensörler, "Karanlık madde, helyum, hidrojen ve birkaç tanımlanamayan egzotik element" olduğunu raporluyordu.

 

Tam bu sırada, Shen geminin radarında başka bir sinyal tespit etti: Siyah, parlak ve burnu aslan dişine benzeyen büyük bir gemi. Gövdesi metalik siyah, üzerinde ışıl ışıl desenler parlıyordu. Konsoldaki gösterge bir doğrulama yaptı: Bu gemi Y.G.K Görev Sisteminde kayıtlı "Sarolas" adlı gemiydi ve sahibi, Hanaar Barol olarak listeleniyordu. Shen, sistemin "Teyit doğrulandı, iletişim kuruluyor" ibaresini gördü ve kulaklık bağlantısını kabul etti.

 

Hattın öbür ucunda derin bir ses duyuldu: "Ben Hanaar Barol, Y.G.K'ye bağlı bir tamir ve yapısal güvenlik görevlisiyim. Sinyali sen de mi aldın?"

 

Shen nazikçe karşılık verdi: "Evet, ben Shen, aynı şekilde sinyali aldım. Burada bir yapısal hasar var, anomaliyi onarmanız mı gerekiyor?"

 

Hanaar Barol birkaç saniye sustu. Gemisinin yana doğru yaklaştığını gören Shen, devasa gövdesindeki arma gibi duran Y.G.K logolarını fark etti. "Bu halka, evren atlama şeritlerinden biri. Işık yılına yakın mesafeleri boyutsal sapma kullanarak geçmek için oluşturulan eski bir sistem. Arıza sinyalleri aldık; halka stabil değil ve çökme yaşanabilir. Benim işim onarım."

 

Shen, gemisinin bilgi bankasına bakındı, bu sistem hakkında çok az veri vardı. Merakla "Benim elimden bir şey gelir mi?" diye sordu. Hanaar Barol ise "Normalde ekipman olmadan zor, ama eğer büyü kristali yedeğin varsa, işe yarayabilir." dedi. Shen, yan panelde durup biraz düşündü. Evet, gemisinde az sayıda da olsa büyü kristali vardı; bunları acil enerji kaynağı olarak saklıyordu.

 

"Üç tane kristalim var. Hepsini verebilirim, gerekirse," diye konuştu. Hanaar'ın sesinde memnuniyet belirginleşti: "Çok iyi! Onlar, atlama halkasının reaktör modülüne eklenince bir çeşit destek kuvveti sağlayacak. Gemine kapsül fırlatırsan ben karşılayabilirim."

 

Shen, yük bölmesine geçerek üç adet parlak mor zeminli, içlerinde yoğun büyüsel ışıklar dönüyormuş gibi titreşen kristali hazırladı. Özel bir füze-kapsül sistemine yerleştirdi; ardından koordinat ayarlarını girip Hanaar Barol'un gemisine doğru fırlattı. Ekranda, "Kapsül fırlatıldı" ibaresi yandı. Kısa süre sonra siyah geminin altında açılan bir hazne, kapsülü yakaladı.

 

Bu kristaller, büyü motorlu araç ya da gemilerde uzun süreli bir enerji kaynağı olarak kullanılıyor, gerekirse tek seferlik yüksek güce de dönüştürülebiliyordu. Shen, "Umarım işe yarar," diyerek Hanaar'ın hareketlerini izledi. Bir yandan da önündeki devasa halkayı gözlemliyordu: Dikey dönüşler yapan bu halka, parıltılar saçıyor, ara sıra sanki çatlaklarla titreyen bir ışık yayılıyordu. Sanki içeride dönen mekanizmaların bazıları kilitlenmiş, arızalanmış gibiydi.

 

Hanaar Barol, kristalleri aldıktan sonra "Teşekkürler, Shen. Şimdi iç kısımlara girip reaktörü besleyeceğim. Hasarı onardıktan sonra halka stabil hale döner. Tehlike kalmaz." diyerek iletişimi kapattı. Shen, siyah geminin halka yüzeyine yanaştığını, dev uzantılarla tutunarak dış gövdeyi tamir ettiğini izledi. Kocaman metalik kollar, bazı kabloları ve blokları onarırken, vakumlu kaynak ışıltıları gökyüzünde patlayan minik yıldızlar gibi parıldıyordu.

 

Derken, gemi bir açıklık bularak halkanın iç kısım mekanik bölümlerine doğru kaydı. Shen, orada muhtemelen kapalı bir kontrol odası olduğunu düşündü. Anormallik dalgası bazen yükseliyor, bazen sönüyordu. Shen, bu manzarayı bir süre seyretti. Hiç kolay bir iş değildi, hem büyü hem de teknik beceri istiyordu.

 

Tam o sırada, konsolda bir kıvılcım gibi parlayan bildirim belirdi. Shen dikkatini ekrana verdi. Yeni bir çağrıydı, ama Y.G.K Akademisi'nden mi geliyordu? Ekrana baktığında "Y.G.K Akademisi – E.K.T alt kurumu" ibaresini fark etti. "E.K.T… Bu da ne?" diye mırıldandı Shen, kafası karışıktı. Y.G.K Akademisi'nin birçok alt birimi, farklı araştırma ve eğitim enstitüleri, konseyler, koordinasyon merkezleri olduğunu biliyordu. Ama E.K.T adını ilk kez duyuyordu. Çağrı metninde, "E.K.T Eğitim Çağrısı – Özel Gelişim Programı" gibi bir ifade yer alıyordu. Shen, hızlıca satırları okudu. Görünüşe göre, kendisi gibi yükselişten geçmiş koruyucu veya büyü kullanıcılarını, yeni bir eğitim ya da işbirliği için akademiye davet ediyorlardı. Shen'in göğsünde hafif bir heyecan kıpırdandı. "Akademiden gelen bir çağrı…" Uzayda geçirdiği onca serüvenin ardından, akademiye veya en azından o sisteme dönmek de ilginç bir fikir gibi geliyordu. Özellikle Penetalia'yı bir an düşündü. Hâlâ içindeki bir yerlerde, onunla paylaştığı o garip ve yeni filizlenen duygunun izleri tazeydi. "Belki de gerçek bir döngü daha geçmeden dönme zamanıdır," diye geçirdi aklından.

 

Konsolda, Hanaar Barol'un gemisinden gelen verilerde "Onarım başarıyla devam ediyor, yakında tamamlanacak" diye güncellemeler vardı. Shen de "Benim katkım bu kadar" diyerek gemisinin yönünü yavaşça çevirdi. Sinyal listesinde E.K.T çağrısı, "Acil değil, ama öncelikli" şeklinde belirtilmişti. Shen, "Hızlı seyahat rotası" adlı komutu devreye sokup, akademi sistemine dönmek üzere konum belirledi.

 

Ne var ki, Y.G.K Akademisi'nin konumu yine tam net değildi; Malken Krallığı'nın civarındaki o portal sistemine dönmesi gerekiyordu. "Evrenin bu köşesinden portal sıçraması yapmak ne kadar sürecek?" diye bir tahmin yürüttü. Kendi gemisi orta sınıf hızdaydı. Yine de, haritada işaretlenen en yakın boyut geçiş noktalarına gidip oradan Malken'e sıçraması vardı. Sonra da yerel kapıları kullanarak Y.G.K yerleşkesine… Kendine bir soluk aldırıp, gemi motorlarını tam devreye soktu. Halka sisteminin çökmesi engellenmişti, dolayısıyla bu bölgede kalmayı gerektiren bir durum kalmamıştı. Hanaar Barol ile kısa bir mesaj alışverişi yaptı: "Shen: Ben gidiyorum. Umarım onarım tamamen başarılı olur." "Hanaar: Görev tam, teşekkürler Shen. Yine karşılaşırız. Y.G.K kaydı açıyorum, sana başarı yazıyorum."

 

Gülümseyerek ses hattını kapattı Shen. Gemi, yıldızların arasına doğru hızla yükseldi; arka kamerada iki yıldızlı ve bulutsulu manzara, dev halkayı yansıtarak ufukta kayboluyordu. Bir süre sonra, Shen kendi iç zamanına göre birkaç saatlik (belki de dünyada günlere denk gelecek) bir yolculuğun ardından, yarı karanlık bir galaksi koluna geldi. Haritada, Tonoflenya ve Malken Krallığı sistemi bu kolun öbür ucundaydı. Konsoldaki hesaplamalar, "Yavaş seyirle yaklaşık yarım döngü," diyordu. Shen içinden "Öyle olsun," dedi. Akademi çağrısı eninde sonunda onu bekliyor olacaktı. Hem belki Penetalia'yı da tekrar görebilirdi.

 

Arada bir, bu E.K.T'nin ne olduğu üzerine tahminler yürütüyordu. "E.K.T… Evren Kesişim Teorileri? Eksiksiz Kuram Topluluğu? Elit Koruyucu Takımı?" Kısaltma ne anlama geliyordu, emin değildi. Y.G.K'nın alt birimi olduğuna göre, muhtemelen deneysel araştırmalar veya ileri seviye eğitimler düzenleyen bir kuruluştu. "Bana eğitim çağrısı yolladıklarına göre, belki yeni bir uzmanlık alanı açmışlardır."

 

Gemi motor sesi sabit bir vınlama halinde sürerken, Shen etrafında boşluğa saçılan milyonlarca yıldızın zarafetini izledi. Arada bir, engin uzayın sessizliğinde, kabin içindeki enstrümanların bip sesleri ve yaşam destek sisteminin hafif uğultusu ona eşlik ediyordu. Uzayda yalnız olmak bazen insanı boğabilirdi, ama Shen bu sessizliği de seviyordu. Hem kafasını toparlamak, hem de belki Penetalia'yla olan son anları düşünmek için iyi bir fırsattı. Onun yüz ifadesi, bakışları, insani duygu elementine karşı verdiği tepkileri… Hatırladıkça göğsünde sanki bir sıcaklık beliriyordu.

 

Düşünceleri sürüklenirken, gemi navigasyonu nihayet ilk boyut geçiş noktasına yaklaştığını duyurdu. "Koordinat girişi yapılmalı" diyen yapay ses, Shen'i irkiltti. Ekrana Malken Krallığı'nın portal kapısını işaret ederek veri girdi. Gemi, otomatik manevrayla "Sıçrama" adı verilen geçiş için gerekli konuma yerleşti. Etraf bir an karardı, ardından kabin dışındaki boşlukta sanki yeşil-mavi bir tünel oluştu. Bu tünelin içinden akarak, kelimenin tam anlamıyla uzay-zaman bükülmesi gerçekleşecekti. Shen, kendini koltuğuna sabitledi ve "Başlayalım" diyerek devreye soktu.

 

Bir anlık baş döndüren his: Geminin etrafındaki yıldızlar uzadı, sonra silindi, sonra tekrar aydınlandı. Gövde hafifçe titreşti, Shen'in midesi bulandı. Ardından her şey sakinleşti. Konsolda, "Geçiş tamamlandı, hedef sistem Tonoflenya yakında" mesajı belirdi. Shen, gülümsedi. Anlaşılan yaklaşık bir döngülük daha yol, ama bu kez Tonoflenya'ya çok daha yakın konumdaydı. Eskiden akademideyken, böylesine uzun sıçramaları Penetalia ve diğer eğitmenlerin yardımıyla basit görmüştü. Şimdi tek başına yapmak, hem daha zorlayıcı hem de heyecan verici geliyordu. "En azından geliştirici," diye düşündü.

 

Bir süre daha rutin navigasyonla ilerledikten sonra, Tonoflenya sisteminin işaret fişekleri radarda belirdi. Çoklu yıldız sistemini yine uzaktan görebiliyordu. Bazı yıldızlar tam konumda, bazıları ufuktaydı. Tonoflenya, iki güneşiyle parlayan dev gezegen, Malken Krallığı'nın ana yerleşim noktası… Shen, yaklaşıyor olmaktan hoşnutluk duydu. Y.G.K Akademisi, Malken'in merkezine yakın o görkemli volkanik dağ eteğinde duruyordu. Oraya geldiğinde, devasa binanın üst katlarını ve portal sistemini rahatlıkla görebilecekti.

 

Yine de tam akademiye varamadan önce, E.K.T alt biriminin çağrısı bir kez daha parladı ekranda. Şimdi net konum veriyordu: "Valdea Yarımadası." Shen, "Demek ki Y.G.K'nın geniş kampüslerinden farklı bir bölüm bu," diye düşündü. Yine Malken Krallığı içerisinde bir bölge olmalıydı, ama dağdan, akademi kompleksinden uzakta. Hem "E.K.T" notunda "yeni kurulmuş" ifadeleri vardı. "Acaba Penetalia biliyor mudur burayı?" diye geçirdi içinden.

 

Gemisi, Malken atmosferine girerken hafif bir sarsıntı yaşadı, koruyucu kalkan devreye girdi. Yeryüzü aşağıda belirdi: Yeşil ovalar, sarı-kızıl kum alanları, puslu mavi göller… Shen, ilk geldiğinde yaşadığı heyecanı anımsadı. "Ne çok şey öğrendim," diyerek içten bir minnettarlık duydu. Artık bu toprakların gökyüzüne de, coğrafyasına da oldukça aşinaydı.

 

Valdea Yarımadası'na yaklaştığında, gemideki harita yavaşça detaylandı. Görünen o ki, burası kıvrımlı dağ sıralarıyla yarık oluşturulmuş bir deniz kıyısına sahipti. İç kesimlerde ilginç bir sütun ormanı benzeri bölge vardı. Harita notlarında, "E.K.T kampüsü bu sütun ormanının ortasında, bir plato üzerinde" şeklinde yazıyordu. Shen geminin burnunu oraya çevirdi. Hızla ilerledi ve bulutların arasından aşağıyı seçmeye başladı. Derken, gerçekten de yerden fışkıran dev sütunlar gibi duran kayalar gördü. Aralarındaki boşluklar sarp vadiler oluşturuyor, üstünde hafif sis geziyordu. Ortada ise gökyüzüne doğru yükselen birkaç kulesi olan, tuhaf bir yapılar bütünü vardı. Rengi açık griydi, ama kenarlarında turuncu-mor ışık çizgileri seçiliyordu. Shen, "Demek E.K.T'nin üssü bu," dedi.

 

Yakınlaşırken, bir doğrulama sinyali aldı: "Valdea Yarımadası – E.K.T Girişi. İnisiyatif Shen, hoş geldiniz." Shen "Hoş bulduk" diye fısıldadı. Hemen alt tarafta bir pist veya iniş platformu belirdi. Shen, gemiyi oraya indirip motorları kapattı. Dış kapak açıldığında, sıcak bir rüzgâr yüzüne çarptı. Malken'in hava durumu genelde ılımandı, ama burası yarı sıcak bölgeydi.

More Chapters