"Yaşam Hanım!" Yaşam bakışlarını ardına çevirirken gülümseyerek
"Canan..." diye mırıldandı.
"Nasılsınız hocam?!"Yaşam onun koluna girmesine
"Ne oldu Canan?" Diye mırıldanırken
"Bugün çok yoğundun biliyorum ama akşama çıkalım mı?" Cevabına
"Nereye? Köyün kahvehanesine mi?!" Diye alayla ona döndü.
"Bana bu köyde sıkıntı bastıkça basıyor bastıkça basıyor." Yaşam ona gülerek gözlerini devirirken
"Şuan hiç İstanbul türküsü dinleyecek havam yok Canan!" Diye mırıldandı.
"Ben gidip ayaklarımı Fuat amcanın ahıra sokacağım. Bana daral geldi." Yaşam onu gülerek kolundan çekerken
"Yürü Canan çok işimiz var." Diye mırıldandı.
Canan ona gülümseyerek eliyle yönlendirme yaparken Yaşam gülümseyerek kapıyı araladı. İçeri girip önlüğünü giyerken masasının başına oturdu.
"Evet hocam, bugünün hastaları da bittiğine göre günün devamında idari işler kaldı." Yaşam bakışlarını ajandasında ki raporlarında gezdirirken
"Biz bu ay ne aldık Canan?" Diye mırıldandı. Canan ona hüzünle
"Yiğit için protez ayak." Diye mırıldanırken yaşam gözlerini gözlerine çevirdi.
"Anladım, güzel." Canan onun deftere bakışına
"Krizdeyiz değil mi?" Diye mırıldandı. Yaşam dudaklarını yalayıp
"Olsun iyiyiz . Halledeceğim ben. Birde ameliyatı yapacak doktor bulmam lazım." Diye mırıldandı. Canan ona istemsizce gülümserken
"Sen melek olabilir misin acaba? Herkese ücretsiz bakmıyorsun. Tüm masrafları cebinden karşılıyorsun Yaşam! " diye mırıldandı. Yaşam deftere notunu alarak
"Benim bu köy halkından bu hastalarımdan başka kimim var ki kızım? Tabiki beni büyüten okutan köy halkına ben ücretsiz bakacağım." Diye mırıldandı. Canan uzanıp onun elini tutarken
"Bende varım." Diye şen bi gülümseme sundu. Yaşam ona tebessümle elini sıkarak
"Sen İyiki varsın! Sen olmasan ben zaten eksik kalırım." Diye gülümsedi.
"Yaşam abla!" Yaşam gelen sesle kaşlarını çatarken Canan olduğu yerden doğrularak
"Ferhat mu o?" Diye mırıldandı. Yaşamda doğrulurken sağlık evinin camından kafasını uzattı.
"Ferhat? Ne o bağırış öyle noldu?" Yaşam Canan'ın sözlerini kafasıyla onay verirken
"Abla kapı açık mı?" Diye sordu. Yaşam gülümseyerek
"Gel hadi gel." Diye el sallarken içeri çekildi.
"Nasıl bi sıcak var bugün ya? Bi klima taktırmadık şuraya" Yaşam Canan'ın tepkisine
"Söylenme Canan." Diye kızarken merdivenlerden gelen koşar ayak seslerine masasına oturdu. Tıklanan kapı ile Canan kapıyı aralarken
"Gel bakalım Avukat bey . Hayırdır ne oldu bu saatte?" Diye mırıldandı Yaşam. Ferhat tedirgince içeri girerken
"Abla kusura bakma, rahatsız ediyorum. Ama köye bi kağıt geldi sana." Diye elindeki kağıdı tuttu.
"Ne kağıdı be?" Yaşam kaşlarını çatarken ferhat iki arkadaşa bakınarak
"Abla bugün öğlen saatlerinde üzerine çok büyük miktarda bi meblağ hisse bırakılmış." Diye mırıldandı. Yaşam kağıda elini uzatırken
"Büyük mü ? Ne kadar çok büyük? Kim tarafından?" Diye sordu Canan.
Yaşam elindeki kağıdı nefes çekip yavaşça açarken
"Beyoğlu Holding CEO'su Gürkan Beyoğlu tarafından kızı sayın Yaşam Beyçelik'e Beyoğlu Holding'inin %35 hissesi devredilmiştir!" Diye mırıldandı. Canan şok içinde
"Beyoğlu mu? Gürkan Beyoğlu mu? Kızı mı?! Yaşam nasıl?!" Diye ona dönerken yaşam
"B-bu... bu ne Ferhat?" Diye mırıldandı. Canan ferhat'ın kolunu tutarken
"Beyoğlu'ları diyor Ferhat! Sen Beyoğlu'ları nasıl bir aile biliyor musun? Bu ne? Şaka mı bu?" Diye çıkıştı. Yaşam elini alnına götürürken
"Bi yanlışlık olmalı." Diye mırıldandı. Ferhat kafasını iki yana sallarken Yaşam'a hayatının şokunu yaşatacak o cümleyi kurdu.
"Abla sanırım ailen seni buldu!"
Canan şaşkınlıkla ona dönerken yaşam olduğu yerden doğrulup
"Benim bi ailem yok Ferhat. Tamam hadi sağol getirdiğin için." Diye ilerleyip kapıyı açtı.
"Ben yine de söyleyim abla, senin haberin olsun. Ülkenin en zengin ama en paramparça ailesidir ve avukatları kök söktürür." Yaşam sabit bi Bakış atarken
"Birlik bi durum yok Ferhat. Sağol." Diye mırıldandı. Ferhat odadan çıkarken Canan
"Ne yapacağız şimdi?" Diye mırıldandı. Yaşam geri masasına dönerken
"Hiçbirşey. İşimize kaldığımız yerden devam edeceğiz." Diye mırıldandı. Canan ona kaşlarını çatarken
"Yaşam... bu gerçek olabilir mi?" Diye karşısındaki koltuğa çöktü. Yaşam istemese de dolu gözlerini saklamayıp ona çevirirken
"Olsa da farkeder mi?" Diye mırıldandı. Canan doğrulup ona yanından sarılırken
"Haklısın arkadaşım. Özür dilerim." Diye mırıldandı. Yaşam onun elini koşarken bakışları öylece dalmıştı.
Madem bu kadar zengin aileydi neden bi bebeği çöp konteynerına terketmişlerdi.
"Hadi bugünlük bu kadar yeter. Gidelim."
Canan onun düşmüş yüzüne
"Tamam hazırlan da çıkalım bu akşam hadi." Diye mırıldandı. Yaşam ona kafasını iki yana sallarken
"Hiç keyfim yok Canan. Biraz yalnız kalsam iyi olacak." Diye mırıldandı. Canan derin bi nefes verirken
"Peki." Diye mırıldandı.
Yaşam Canan'ın gidişi ardından bilgisayarında istemeden arama motoruna Gürkan Beyoğlu yazarken karşısına çıkan biyografideki adam ile titredi.
Gürkan Beyoğlu dünyanın en büyük iş adamı seçildi!
Gürkan Beyoğlu dünyanın en zengin insanlar listesinde ilk 7 ye girdi.
Beyoğlu Holding şirketi yeni bir başarıya imza attı.
Yaşam bunalmışlıkla önlüğünü çıkarıp vestiyere asarken çantasını aşıp odasının kapısını çekti. Köyde dönüştürdüğü ufak iki katlı muayenesinden ayrılırken bahçenin büyük tahta kapısını açmakla kapıya vurmak için elini kaldırmış kalıplı, uzun boylu, kumral, ultra lüks giyimli, bakımlı ve fazlasıyla yakışıklı bir adamla karşılaştı.
Bir an şaşırıp kalırken
"Buyurun?" Diye mırıldandı. Adam öylece yüzünü izlerken
"Beyefendi?" Diye mırıldandı.
"Yaşam Doktor?" Yaşam kafasıyla onay verirken kendine uzanan elin ardından gelen isme kaskatı kesildi.
"Gürkan Beyoğlu!" Yaşam sertçe yutkunurken adamın yüzüne başkalaşmıştı. Fotoğraflarda ki adamdan daha farklıydı. Hızla bakışlarını kaçırıp
"Yanlış gelmişsiniz. Bu köyde size ait birşey yok. Lütfen gidin buradan!" Diye mırıldandı. Hızla adamla kapı arasındaki boşluktan çıkıp gitmek için yeltenirken omuzlarını bulan eller ile
"Kızım ..." diye dudaklarından dökülen kelimeye kulaklarının uğuldadığını hissetti.
"Lütfen konuşmamıza izin ver." Yaşam hızla ellerini iterken
"Konuşacak birşey yok! Bana bir daha dokunmayın lütfen." Diye mırıldandı. Gürkan Beyoğlu ellerini kapının iki yanına koyarken
"Hiçbirşey bildiğin gibi değil. Lütfen konuşalım." Diye mırıldandı. Yaşam elini bogazına götürürken bu durumun vermiş olduğu gerginlikle titriyordu.
"Bilmiyorum zaten birşey. Bilmek istemiyorum. Çekilir misiniz lütfen?"
Yaşam onun üzerine gelişine ellerini kaldırmasıyla geri durup
"Tamam peki izin vereceğim gitmene." Diye mırıldandı. Yaşam zorlukla geçip bahçeden çıkarken
"Annen çok hasta Yaşam!" Diye mırıldanmasana olduğu yerde kaldı.
Yaşam öfkeyle ardını dönerken
"Bana ne? Benden ne istiyorsun?!" diye tısladı.
Gürkan Beyoğlu ona bir adım yaklaşırken
"Kızgın olmanı anlayabiliyorum fakat bir şeylerin telafisine artık imkan kalmayabilir bunu bilmeni istiyorum." Diye fısıldadı.
Yaşam gözlerini kısa bir anlığına kapatırken
"Telafi dediğin 26 yıldır yüzünü bile bilmediğin kızına onca zaman sonra el uzatıp tanışmak mı?" Diye fısıldadı.
"Haberim yoktu varlığından Yaşam, hiçbir şey bildiğin gibi değil!"
Yaşam Ellerini saçlarına geçirirken Gürkan Beyoğlu onun tamamen karşısında durdu.
"Yıllardır seni arıyorum kızım. Seni buldum ve senden asla vazgeçmeyeceğim! Ne kadar geç olursa olsun. Ben beklerim."
Yaşam heybetli bu adamın, karşısında dolu gözlerle kendine inceleyişine burkuldu.
Çantasından gelen kağıdı çıkarıp uzatarak
"Para ile mi?" Diye sordu.
Gürkan Beyoğlu kafasını iki yana sallarken
" Söyledim ya vakit kalmadı bize. Biliyorum çok geç kaldım zaten ama ben seni kaybetmek istemiyorum meleğim." Diye fısıldadı.
Yaşam dudaklarını yalayıp alaylı bir gülüş bırakırken Gürkan Beyoğlu
"Dünya üzerinde istediği ne olursa olsun alabilecek Gürkan Beyğlu olarak değil sana evladını yeni bulmuş bir baba olarak yalvarıyorum." Diye fısıldadı.
Yaşam onun gözünden düşen bir yaş ile birlikte titreyen sesine kendini zor tutuyorken kafasını eğip
"Yalvarıyorum Babacım!" Diye fısıltısına
"Dinliyorum seni." Diye mırıldandı.
Kaldırdığı kafasından görülen parıldayan gözlerine yaşan kafasını çevirirken
"Lütfen benimle gelir misin? Burası pek rahat konuşabileceğim bir yer değil." Diye mırıldanmasına ardında ki şöförü dolanıp son model ultra lüks aracının kapısını açtı.
"Tek bir konuşma ile kalacağına, daha sonrasında buradan gideceğine ve beni birdaha rahatsız etmeyeceğine söz verir misin?" Yaşam bakışlarını gözlerine çevirirken kararlılıkla
"Söz babacığım." Diye mırıldanmasına ilerleyip yolcu koltuğunda yer aldı. Yanında koşa sürede yer almasına nakışlarını camdan dışarı çevirirken çalan telefonu ile
"Efendim Konan?!" Diye cevaplamasını dinledi.
"Şehir dışındayım. Sabah orada olurum yüzyüze konuşuruz Oğlum!"
Yaşam istemeden bakışlarını üzerine çevirirken gülümsemesine geri tersine döndü.
Şehir merkezine gelmelerine hava kararmışken büyük lüks bi otel önünde durmalarına yaşam bakışlarını ona çevirdi. Açılan kapısı ile yavaşça inerken
"Neden buraya geldik?" Diye mırıldandı.
"Anlatacaklarım biraz uzun! Saatte gecikti. Konuşalım ve bu gece burada kal. Dilersen şöför sabah seni geri köye götürür."
Yaşam kendine yaklaşan onunla içeri ilerlerken
"Gürkan Bey. Hoşgeldiniz efendim." Diye kalabalık bi ekip ile karşılanmasına Yaşam bakındı.
"Terasta yeriniz hazır efendim. Buyurun." Yaşam asansörde yönlendirmeler eşliğinde yol alırken açılan kapılar ile karşılaştığı ortama bakındı.
Yıldızların altında muhteşem bi masa kurulmuş ve nezih bi ortam oluşturulmuştu.
Kendine çekilen sandalye ile nefes verirken ilerleyip yavaşça oturdu.
"Hoşgeldin." Yaşam kafasıyla onay verirken
"Ne konuşacaksak konuşalım. Gitmek istiyorum." Diye mırıldandı. Çaprazına oturuşuna gerilirken
"Pekala." Diye mırıldandı. Elini yanağına yaslayıp ona dönerken
"Yaşam... sen doğduğunda ben ameliyathane kapısının önünde seni sadece bir kez kucağıma alabildim. " diye mırıldanmasında zorlanmasına bakındı.
"Seni küveze almaları gerekti çok küçük doğmuştun, erken doğmuştun. Doktorun yaşamanın mucize olacağını söyledi bize. Biz aylarca sabah akşam senin başında o küvezden çıkmanı bekledik." Yaşam gelen garson ile
"Sonra lütfen." Diye elini kaldırırken onu el hareketi ile göndermesine yeniden gözlerine döndü.
"Sonra çıktın küvezden. Seni kucağımıza verdiler. Evimize geldik. Bizim için bayram olmuştu o gün. Taki gecesine kadar." Yaşam onun kafasını önüne eğmesine kaşlarını çatarken
"Bilmiyorum bizi ne kadar biliyorsun yaşam biz buralara gelebilmek için çok savaşlar verdik. Sonra o gece bi anda hastalandın. Ciğerlerinde bi enfeksiyon oluştu ve bi anda seni kollarımızdan komaya aldılar." Diye mırıldanmasına ve gözünden düşen yaşa nefesini tuttu. Ardınca gelen gözyaşlarına titreyen sesiyle gelen cümleler eşlik etmişti.
"Biz o günden sonra seni kaybettik meleğim. Öldüğünü öğrendik. Kollarımıza bi bebeğin cesedini verdiler!"
