Ferkan, her iki ülke için de kutsal olan, belki de yüzlerce yıllık tarihi bir köprüde ya da ortak bir anıtın olduğu bir meydanda ortaya çıkmaya karar verir. Savaşın fitilinin ateşlendiği bu sembolik yerde, tüm dünyaya canlı yayın yapacaklardır.
Ferkan, elinde Huzurun Sandığı'nı tutarak kalabalığın arasına girer. Alexi ve Eleonur, onu korumak için elinden geleni yapar. Askerler ve savaş çığırtkanları bu olaya anlam veremez. Ferkan, kameranın karşısına geçtiğinde, konuşmak yerine gözlerini kapatır. Sandığın enerjisini, tek bir bireye değil, tüm insanlara yaymak için tüm gücünü kullanır.
Huzur Dalgası ve Mucizevi Sessizlik
Ferkan'ın içindeki huzur, tıpkı denize atılan bir taşın yarattığı halkalar gibi dalga dalga yayılmaya başlar. O anda, propaganda sesleri kısılır. Askerlerin içindeki savaşma isteği bir anlığına donar. Slogan atan kalabalık, anlık bir sessizliğe bürünür. Bu, bir sihir değildi; bu, insan ruhunun en derinlerindeki huzur ve empati duygusunun bir anlığına da olsa yüzeye çıkmasıydı.
İki tarafın da liderleri, halktaki bu beklenmedik sessizliği ve huzuru görünce şaşırır. Bu durum, diplomatlara ve barış yanlısı güçlere müzakereler için bir fırsat yaratır. Ferkan, sözlerle değil, varlığıyla ve yeteneğiyle bombaları ve nefreti durdurmayı başarmıştır.