Savaş Baronları Meydan Okuyor
Ferkan, Ege Savunma'yı yeni bir misyonla yönetmeye başladıktan kısa bir süre sonra, piyasada kendisine karşı acımasız bir savaşın başladığını fark eder. Şirketinin hisseleri spekülatif saldırılarla düşürülür, anlaşmaları gizli yollarla sabote edilir ve uluslararası medyada Ferkan'ı teröristlere destek veren bir dolandırıcı gibi gösteren yalan haberler yayılır.
Bir akşam, Ferkan ofisinde çalışırken telefonuna şifreli bir mesaj gelir. Mesajı açtığında, karşısında gölgelerin içinde oturan, soğuk ve mekanik bir sesin konuştuğu bir video kaydı bulur. Bu, savaş baronlarının temsilcisidir.
Temsilci: (Soğuk bir ses tonuyla) "Ferkan Bey. Duyduğumuza göre, huzuru silahla sağlamaya çalışıyormuşsunuz. İlginç bir yaklaşım. Ama bu işin kurallarını biz koyarız. Kaos, bizim en büyük silahımızdır. Bizim düzenimizde huzur, sadece mezarlıklarda bulunur."
Ferkan, videoyu sessizce izlerken, Huzur Sandığı'nın gücüyle temsilcinin içindeki derin nefreti ve korkuyu hisseder. Sesi titremeden cevap verir:
Ferkan: "Benim huzurum, sizin o kargaşanızdan daha güçlü. Sizden korkmuyorum."
Temsilci: "Belki bizden korkmuyorsun. Ama ya sevdiklerin için de aynı şeyi söyleyebilir misin? Ailen İstanbul'da ne yapıyor? Onların huzuru senin elinde. Ya da o çok inandığın barışçı krallığın huzuru... Eğer misyonundan vazgeçmezsen, sadece kendi şirketini değil, tüm sevdiklerinin huzurunu da kaybedeceksin."
Sözleri bitince, temsilci, alaycı bir şekilde gülerek ekler: "Huzur mu? Yoksa kan mı? Seçim senin."
Ferkan'ın hikayesi, bu tehditlerle yeni ve daha tehlikeli bir boyuta ulaşır. Artık sadece para ve ideoloji savaşı değil, aynı zamanda kişisel bir tehdit altındadır.
Bu durum, Ferkan'ın misyonu ile savaş baronlarının çıkarları arasında doğrudan bir çatışma yaratıyor. Artık mesele sadece Ferkan'ın huzur misyonu değil, aynı zamanda hayatta kalma ve işini sürdürme mücadelesi haline geliyor.