WebNovels

Chapter 2 - Gün 2: Kötü Sabah

"TAK TAK!....TAK TAK!"

*Kapının arkasından genç, canlı bir ses;

"MÜSAİTMİSİN FAUST?? GİRİYORUM İÇERİ"

(Kapıyı düzgün çalın be amınakoyayım ne için yumrukluyorsunuz be oğlum)

+Tamam gel

"DUYAMIYORUM!?""

+LAN-...GİR AMK,GİR!

Metal ile yapılmış eski ama sağlam duran odaya yüzünde açıkça dışarı vuran bir mutlulukla sarışın, uzun boylu ve mavi gözlü bir genç girer

-Faust, abi- bak- şey- ya-...ANLATICAK ÇOK ŞEY VAR YA! Anlatayımmı abi?

(anlatcam diye geldiysen ne soruyosun amınakoyayım)

+He canım, anlat canım, gene noldu

(mike diye okunuyor mayk,micheal falan demeyin)

-Mike'yi fena dövdüler üstüne götüne külot koydular

+Eee

-Eeee'si abi, git bi amı götü dağıt gel diyolar yani uzun lafın kısası

+Lan oğlum, sen-... ciddimisin amk?

-Evet, nedenki?

+Mike daha dün dağı kesiyordu, yani Mike'yi kim? Harbiden KİM? Dövmüş olabilir

-Yani...şimdi şöyle abi....bizimki gene idda kaybetmiş, adamlardada normalde Mike'ye zarar vercek kuvvet yokmuşta, haksızlık olmasın diye "anlaşma"yapmış.

Faust tamda o anda "anlaşma" kelimesini duyunca yüzü öylesine asıldı ki, eğer onu tanımayan biri yolda bu şekilde onu görseydi 12 farklı suçtan iftira atabilirdi, gerçektende o kadar korkunç duruyordu; çatmış kaşlar, bıkmış gözler, mor göz altları, birbirine sürten dişler ve alnında sinirden çıkmış damarlar.

Böylesine bir mimik değişimi sonrası tabikide karşısındaki gençte onu görünce ani bir duygu değişimi yaşamadı değil birşeylerin yanlış olduğunu farkedince...altına sıçarak ta olsa ağzını bi şekilde açtı;

"Faust? İyimisin reis?...Kafandan buhar çıkacak gibi duruyor da...."

"Çok iyiyim...çok..öyleki şuan ruh halime mükemmel bile diyebilirsin, yüzümün hali seni yanıltmasın bütün içtenliğimle söylüyorum ki;"

"Çok,çok...ÇOOOK!! Mutluyum..."

-Öyle diyosan....öyledir yani, herhalde?

Faust küflenmeye yüksek ihtimal 2 günü kalmış yatağından kalktı, sırtını, belini ve ellerini esnetti, kıtlattı.

"Saat kaç Lieben?"

-En son baktığımda 8'di ama istiyorsan yeniden kontrol edebilirim

+Gerek yok....bir saniye akşam mı sabahmı?

-Sabah, ayrıca ....Ciddimisin, kaç gündür uykusuz yemeksiz odandasın Faust, az kendine dikkat et Tanrı aşkına

+Sus dünki bok, uyumaya ihtiyacım olsa uyurdum heralde amınakoyayım

(Kısacası zamanında uyuduğumu sandığım zamanlar meğersem sabahmış ve Mike sabahın köründe bi boklar yediği için uyku düzenimi halletmek yerine onun götünün peşinden gitmek zorundayım....ya da....zorundamıyım?)

+Lieben, inanılmaz iyi birr haberim var.... Mike'yi git sen al getir

-Doğrumu duydum? Benmi?

+Yüksek ihtimalle onları gözünde büyütmeye gerek yok, sadece Mike'ye cezasın çektirmek için bile "anlaşma" gerekiyor ise; senin için büyük sıkıntı olucağını zannetmiyorum açıkçası

(Yani az bişey hala şüphem var ama keyfimin bozulmaması açık ara farkla daha önemli)

-Yani-.... iyi madem denerim, her iki türlü sana baş kaldıracak halim yok ama en azından bir sıkıntı çıkarsa "yine" özellikle söylüyorum "yine" geç kalma, rica ediyorum

"Tabi efendim"

Konuşmaları bittiğinde; Lieben, Faust'un işkence odasına benziyen yaşam alanını hızlı adımlarla terk edince, Faust'ta keskin gözlerle etrafı süzmeye başladı adeta birşeyler eksik yada ters gidiyormuş gibi ama her iki şekildede kendisi oldukça rahat çünkü...Bugün günlerden çarşamba yani; köyün pazarları açık olacak ve yarı fiyatına satış yapıcaklar birilerini doyurmaya çalışan bir adam için tek kelimeyle "mükemmel ".

(Benim bu kıyafetim nerdeydi be amk, 5 kıyafetim var zaten 4 tanesi aynı göt kadar odada nereye kaçmış olabilir...ya da....kim almış olabilir? Çamaşırları gerçekten kendi öz iradesiyle, ben hatırlatmadan, isteyerek yapabilecek biri bu yerde gerçekten varmı?....tabiki yok yüksek ihtimal ile yine birisi köye inerken benim....BENİM* kıyafetlerimi giydi, gerçi 4 tane vardı, 1 tane kirli olan benim üstümde desek, biri değil birileri almış, yemin ederim size soy adımı verecek aklıma sokayım bir gün rahat yok amk)

Faust ahşabı artık nerdeyse kırılma raddesine gelmiş, renk değiştirmiş, yıkık-dökük kıyafet dolabını açtı içerde duran siyah kot pantolon ve kan lekeli atlet ikilisine baktı

"İnsan dolabında sadece bunları görünce ve böyle dışarı çıkmak zorunda olduğunu anlayınca gerçekten ağlamak istiyor ama yapacak birşey yok çünkü; erkek adam ağlamaz"

(Hay bu lafı yapanı da sikeyim havalı olsun diye söylüyorum ama yere yıkılasım var)

Faust sonunda üstündeki kirlileri çıkardı ve dolaptakiler ile değişti, rahat olmayan kot pantolonun sıkılığı, yırtık ve lekeli olan atletin iğrençliği kendisine etkisini uyguluyor, bütün acı yüzündeki çaresiz bakıştan anlaşılıyordu

"Hadi bakalım çıkıyoruz, kombin bok gibi...lakin! Ayakkabılarım temiz"

Aynen öyle, Faust'un ayakkabıları güzel değildi, tek özellikleri diğer kıyafetlerinin aksine üstünde leke olmamasıydı

Özgüvenini yeniden toplayınca odasından çıktı ve yaşadığı boktan yerin koridorlarında çıkışa doğru ilerledi

"Umarım kıyafetlerimi almak için iyi sebepleriniz vardır....Yoksa; siktim sizi"

Oldukça açık ve net.

More Chapters