Boran'ın Anlatımı
Kapının eşiğinde kala kaldım.
Hazal'ın bavulunu yere bırakıp, gözlerimin içine kararlılıkla bakışı… Sanki kalbimin en derin yerine saplanan bir hançer gibiydi.
Onu kovmam için yalvarır gibiydi, ama kelimelerindeki o inat… "Gitmeyeceğim."
O an içimdeki bütün dengeler altüst oldu.
Ben, yıllarca kimseyi yanıma yaklaştırmamıştım. Herkes beni ya korkuyla ya saygıyla izlerdi. Ama o… O kadın, gözyaşlarıyla değil, direnciyle kapımın önünde duruyordu.
Öyle bir kararlılık ki, bütün silahlarımı, bütün duvarlarımı birer birer elimden alıyordu.
Onun salona doğru yürüyüşünü izledim.
Adımları korkak değildi, çekingen hiç değildi.
Sanki bu evin sahibiymiş gibi geçti içeri. Sanki kalbimin içine basıyordu o narin ayaklarıyla.
Ben ise kapının soğuğuna yaslanmış, sessizce nefes alamaz hâlde bekliyordum.
Hazal salonun ortasında durdu, döndü, gözleriyle bana baktı.
"Ben buradayım," dedi.
O söz, benim bütün suskunluğumun altını oydu.
Benim en büyük korkum buydu işte: Gitmeyecek olması.
Çünkü bir kadın gitmedi mi, benim gibi bir adamın kalbini de esir alırdı.
Ve ben yıllarca esir olmamak için savaştım.
Ama onun gözlerindeki inadı gördüğüm an… Yenildiğimi hissettim.
Kalbim, göğsümün içinde çırpınıyordu.
Bir yanım, "Onu kov, uzaklaştır. Çünkü senin dünyanda aşkın yeri yok," diyordu.
Ama diğer yanım… O suskun kalbim, çoktan onun sesine teslim olmuştu.
Dudaklarım kıpırdamadı. Sözlerim boğazıma düğümlendi.
Sadece gözlerimle baktım ona.
Belki de ilk defa gözlerim, kalbimin bütün çıplaklığını ele verdi.
Ama yine de söylemedim. Çünkü ben "seviyorum" demeyi bilmezdim.
Hazal'ın gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Ama bu defa acıdan değil, cesaretten…
Benim bütün korkularımı, bütün duvarlarımı bir cümlesiyle yıkıyordu.
O an anladım…
Onu ne kadar kovsam da gitmeyecekti.
Onu ne kadar kırmaya çalışsam da, yine kapımda duracaktı.
Çünkü o artık benim kalbimin anahtarını çoktan eline almıştı.
Ve ben…
O gece ilk kez suskunluğumun ardında sakladığım gerçeği kendime itiraf ettim:
Benim kalbim, Hazal'ın evi olmuştu.
Ama ona söylemedim.
Söyleyemedim.
Sadece sessizce, gözlerimin derinliklerinde sakladım.
Çünkü benim dilim susar… ama kalbim artık çoktan konuşmaya başlamıştı.
---