WebNovels

Geceye Düşen Gözyaşları

Chamhoe
7
chs / week
The average realized release rate over the past 30 days is 7 chs / week.
--
NOT RATINGS
175
Views
VIEW MORE

Chapter 1 - bölüm 1

Seul, geceye çoktan teslim olmuştu. Gökten damla damla inen yağmur, şehir ışıklarının yansımasıyla birlikte gri kaldırımlarda titrek parıltılar oluşturuyordu. Kalabalık sokaklar çoktan sessizliğe bürünmüş, geriye sadece arada bir geçen arabaların su sıçratan tekerlek sesleri kalmıştı.

Bir adım, sonra bir adım daha...

Ha Yoon'un kalbi, göğsüne sığmayacak kadar hızlı atıyordu. Soluk soluğa koşarken nefesi kesiliyor, ayakları titriyordu. Korkudan mı? Evet. Ama belki daha çok... yalnızlıktan.

Arkasına bakmadan koştu. Birkaç dakika önce küçük bir markette yanlışlıkla çarptığı adam, "telefonunu ver yoksa polise senin çaldığını söylerim" diye bağırmaya başlamıştı. Koca bir yanlış anlaşılma yüzünden şimdi, onunla birlikte gelen üç kişi tarafından kovalanıyordu.

Yoldan geçenler olaya aldırmadı bile. Seul'de birilerinin bağırması, koşması ya da ağlaması artık kimse için haber değildi.

Köşeyi dönerken ayağı ıslak zeminde kaydı ve kontrolünü kaybetti. Bir çöp kutusuna çarpıp dengesini yitirdiği anda dizleri yere çarptı. Acıyla inledi ama kalkmaya çalıştı.

"Hayır... şimdi duramam…"

Birdenbire siyah, parlak bir araba hemen önünde durdu. Lüks bir modeldi. Camlar kararmıştı ama içindeki figür, ışıkla beraber yavaşça belirdi. Cam aşağı indi.

"Yine mi sen?"

Tanıdık bir sesti bu. Soğuk ama tanıdık. Sert ama bir o kadar da... karizmatik.

Ha Yoon başını kaldırdı. Yağmur gözlerini yakıyordu ama yine de gördü. O adam. O gün kafede siparişinin geciktiğini bahane edip kasiyere bağıran, herkesin korkarak baktığı ama Yoon'un sadece "bu adamın içi boş" diye düşündüğü kişi.

Kang Joon.

Simsiyah takım elbisesiyle, ifadesiz bakan gözleriyle, sanki bu dünyaya ait değilmiş gibi duran yüz hatlarıyla... korkunç yakışıklı bir adam.

"Arabama bin," dedi, gözlerini ayırmadan. "Peşindekiler seni bulmak üzere."

Yoon bir an tereddüt etti. Bu adama güvenebilir miydi? Belki de o da tehlikeliydi. Ama öte yandan... Onun dışında kimse durup yardım etmeyi düşünmemişti bile.

Bir saniyelik duraksamadan sonra, açılan kapıdan içeri atladı.

---

Arabanın içi sıcaktı. Hafif bir parfüm kokusu havada asılıydı ama ağır değildi. Motorun sesi neredeyse duyulmuyordu.

Kang Joon, gözlerini yoldan ayırmadan konuştu:

"Bu ikinci. İlkinde kahve fincanını düşürdün. Şimdi de sokak ortasında düşüyorsun. Sen her gün bir yerlerde kendini mi parçalıyorsun?"

Yoon bakışlarını kaçırdı. Küçüldüğünü hissetti koltukta.

"Teşekkür etmeden bile laf sokmayı başarıyorsun… Bravo."

Joon hafifçe gülümsedi. Nadiren yaptığı bir şeydi bu.

"En azından hâlâ konuşabiliyorsun. Demek ki durumun o kadar da kötü değil."

Yoon bir şey demedi. Dizi sızlıyordu. Elindeki yaraya baktı. Ellerinin titrediğini fark etti. O an fark etmeden gözünden bir damla yaş süzüldü. Sessizce.

Joon göz ucuyla baktı ama belli etmedi. Direksiyonu sıkıca kavradı.

Bu kızı ilk kez birkaç gün önce kafede görmüştü. Siparişi geciktiği için bağırdığı anda, onun göz göze geldiği tek kişi Ha Yoon'du. İnsanlar korkuyla bakarken, o sadece "ne bu tantana?" dercesine küçümseyen bir bakış atmıştı. Ve işte şimdi, aynı kız onun arabasında, yaralı ve titrek.

"Adın ne?" diye sordu Kang Joon. Sesi biraz yumuşaktı bu kez.

"Ha Yoon..." dedi, başını camdan çevirmeden.

"Ben Joon. Kang Joon."

"Biliyorum."

Kısa bir sessizlik oldu. Joon bu cevaba şaşırmıştı.

"Nasıl?"

"Sen o adamlardan değilsin. Sadece çok tanıdık bir yüzün var. Kafedeki bağıran zengin adamdın."

Kang Joon istemsizce güldü bu sefer.

"Bağıran zengin adam mı?"

"Evet. Ama şimdi yardım eden... bağırmayan zengin adam oldun. Terfi ettin."

Bu espri ikisinin de gülümsemesine neden oldu. Sessizlik biraz yumuşadı. Yine de Joon'un içindeki karanlık tam olarak dağılmamıştı. Onun kimseye kolay kolay güvenmediği belliydi. Sadece... bu kıza karşı bir şeyler farklıydı.

---

Yoon başını camdan dışarı çevirdi. Sokak lambaları, yağmurla beraber birer yıldız gibi parlıyordu. Gökyüzü ağlıyordu belki ama içindeki korku yavaş yavaş azalıyordu.

Bu adam… ne kadar soğuk olsa da, içinde bir yerlerde sıcak bir yer var gibiydi. Ama oraya ulaşmak... kolay olmayacaktı.

---

Bölüm Sonu.

🖤 Devam edecek...