WebNovels

Chapter 2 - Bölüm 2

Kaos Geçidi'nin önündelerdi. Devasa çembersel yapının ortasındaki parıltılar bir spiral oluşturuyordu. Karşılarına ise bir arayüz ekranı çıkmıştı, geçitten yayılan ışıkların arasından. Burada farklı Kaos Diyarları listelenmiş, üzerlerinde ise Kaos Puanı başlığıyla birtakım sayılar yazılmıştı. Baktılar da baktılar…

"Yardımcı olabilir miyim?.." diye sordu yanlarındaki. Hemen kafalarını kaldırdılar. Karşılarında bir genç duruyordu. Nasıl olduysa fark etmemişlerdi bile.

Nico - 19

"Selam." dedi genç. Yüzünde hiçbir ifade yoktu. Üstünde yırtık pırtık bir urba, sırtında da asası vardı.

"Hangi Kaos Diyarı'nı seçmeliyiz?" diye doğrudan konuya girdi Burak.

"Düşük Kaos Puanı'na sahip olanlarla başlasanız iyi olur." dedi Nico.

"Bu Kaos Puanı, zorluk seviyesi gibi bir şey mi?" diye araya girdi Kayra.

Nico kafasını bir sağa, bir sola salladı. "Sayılır," diye yanıtladı. "ama tam olarak değil. Kaos Puanı, o diyardan alacağınız tecrübe puanı bonusu anlamına geliyor. Nasıl hesaplandığı ezberimde yok, ama rehberde yazıyor. Düşmanların güçleri, sayılarına göre falan artıyor işte."

"Teşekkür ederiz." dedi İbo, bir yandan Kaos Diyarları listesini karıştırırken. Kayra ekranı hızla aşağıya kaydırıyor, Kaos Puanı değerlerine bakıyordu.

"Madem geç kaldık, neden yüksek seviyeli bir Kaos Diyarı'ndan başlamıyoruz? İtiraz kabul etmiyorum. Böyle yapacağız." diyerek arayüzdeki bir tanesine tıkladı Kayra.

Kaod: 9tH02k8 - Kaos Puanı: 34 | Başlangıç seviyesindeki oyuncular için tavsiye edilmez.

"Puanı kaç, 34 mü!? Siz daha 1. seviyesiniz!" diye şaşırdı Nico. "Bakın. Ben 19. seviyeyim ve biraz önce Kaos Puanı 25 olan bir yerden zor kurtardım kendimi." diyerek kollarını göğsünde birleştirdi.

"Boku yedik." dedi Burak. Pek korkmuş gibi durmuyordu aslında.

"Sen de katılsana bize. Birlikte daha kolay ilerleriz belki, olmaz mı?" diye bir teklifle geldi İbo. Henüz 1. seviye olan bir oyuncunun, 19. seviye olan bir oyuncuyu ekibine katması için pek ikna edici sayılmazdı. 

Bir elini kafasının arkasına attı Nico. "Eee… Arkadaş ekleşelim?.. Belki başka zamana oynarız." diye gülümsemeye çalıştı. Çalıştı, çünkü donuk yüzündeki kıvrımlar biraz bile oynamıyordu yerinden. Sadece dişlerini gösterebildi.

"İyi, öyle olsun." dedi İbo ve arayüz ekranını açarak arkadaşlık isteği gönderdi.

"Hazır ekleşiyorken bizi de bi' gruba davet et." dedi Burak. Arkadaş ekleştiler, birbirlerine grup daveti attılar. Artık aynı gruba dahil olmuştu üçlü. Ganimeti paylaşacak, ve yanlışlıkla olsa bile birbirlerine zarar veremeyeceklerdi.

"Bir şey lazım olursa mesaj atabilirsiniz." diye başıyla selamladı Nico ve giderek uzaklaştı. Kaos Geçidi'nin önünde yalnız başlarına kalan üçlü birbirine bakıyordu. "Gidelim." dediler ve hep birlikte arayüzlerindeki onaylama tuşuna bastılar. Kaos Geçidi'nin büyülü parçacıkları fırladı ve bir kelebeğin kanat çırpması gibi usulca dolandı havada. Üçlünün bedenlerini sarmalıyor, sihirle uğulduyordu. Rengarenk ışıklar saçılırken gitgide saydamlaşıyordu üç gencin bedeni. Parçacıklar etrafa saçıldı, ve hepsi birden gözden kayboldu.

***

"Oha lan, nereye geldik bir anda." diye etrafına baktı Burak. Dört bir yanları oyuncularla kaplıydı. Bir yarım küre şeklindeki enerji kalkanının altında, güvenli bölgedeydi herkes.

"Çok güçlüymüş buradakiler. Gel, başka Kaos Diyarı'na gidelim." diye hayıflanarak Kaos Geçidi'nden geçti yara bere içindeki iki adam. "Dedim size, dedim! Parayı koyun cebime, size buradaki yaratıkların zayıf noktasını anlatayım!" diye elindeki sopayı yere vurdu cübbeli bir genç. Etrafa kaos hâkimdi. Gruplar hâlindeki oyuncular, geçidi çevreleyen enerji kalkanından bir giriyor, bir çıkıyordu. Birbirleriyle tartışan da vardı, yaralarını tedavi etmeye çalışan da.

"Neymiş yaratıkların zayıf noktası?" diye yaklaştı cübbeli adama Kayra. Hiçbir oyuncunun ismini göremiyorlardı artık.

"Oldu. Bir de silahımı-zırhımı da vereyim sana istersen." diye güldü, alaylı bir tavırla. "Önce para." diyerek elini açtı.

"Papaz kılıklıya bak. Ne istiyorsun?" diye sordu Burak.

"Kaos Jetonu, tabii ki."

"O ne oluyor?"

"Hee… Siz yeni başlamışsınız. Daha en temel para birimini bilmiyorsunuz." diye yüzlerine bile bakmadan hareketlendi cübbeli. "Bana buradan ekmek çıkmayacak, belli." dedi ve üçlünün yanından geçerek Kaos Geçidi'ne doğru ilerledi. "Ama hadi, size bir iyilik yapayım. Beleşe… Yaratıklar göründükleri gibi değil. Onları öldürdüğünüze emin olun. Sakın ama sakın gardınızı düşürmeyin."

"Hiç yoktan iyidir." diye omuz silkti Kayra. İbo, Kaos Geçidi'ne doğru uzaklaşan cübbeliye seslendi.

"Adın ne? Belki bir gün bir daha karşılaşırız."

"Leichste."

İsmini söylemesiyle birlikte ortadan kayboldu cübbeli genç. Bu sırada Kayra, kendilerini çevreleyen enerji bariyerine yaklaşmış, elini uzatıyordu. Avcu kaşındı, tüyleri kalktı. Parmak uçları gizemli büyünün kuvvetiyle gıcırdıyordu.

"Hazır mıyız?" diye sordu Kayra, arkadaşlarına. Güvenli bölgeden çıkmadan önce karşılarına son bir arayüz mesajı çıktı.

Güvenli bölgeden çıkılıyor. PvP (oyuncuya karşı oyuncu) koruması devre dışı kalacak.

Üçlü, bariyeri iter gibi güçlükle yürüdüler. Hafif bir sallantının ardından dışarı çıkmayı başardılar. Rüzgâr esti üzerlerine. Sallanan ağaç dallarını fark ettiler. Ve önlerinde duran uçsuz bucaksız ormanı… Ferahlatıcı serinliğin ardından, uzaklardan gelen bir ses işittiler. Bir çığlık… Ürpertici ses her yerde yankılandı. Çaresiz bir insanın bağrışlarına benziyordu.

"Bir açıklık bulalım. Bu ağaçlar yüzünden görüşümüz kısıtlanıyor. Nelerle karşılaşacağımızı da bilmiyoruz." dedi Burak ve çekicini aldı eline.

"Gidelim o zaman. Biriniz önümden, öbürünüz arkamdan yürüsün. Ben de ortanızda Anikaos Rehberi'ni okuyayım." dedi İbo. Düşünceleriyle kontrol ettiği arayüz ekranından envanterine ulaştı ve Anikaos Rehberi'ni buldu. Eşyanın üzerine geldiği anda ellerinin arasında bir kitap beliriverdi. Antik zamanlardan kalma, hayvan derisinden yapılmış bir büyü kitabı gibiydi.

"Merkezler, Eşyalar, Kaos Diyarları falan…" diye yazılı başlıkları okuyarak geveledi İbo. "Aha! Sınıf Temelleri!"

"Onu oku. Nasıl güçleneceğimizi öğrenmemiz lazım." diyerek elindeki kılıçla önüne çıkan dal parçalarını biçti Kayra.

"Ehem." diyerek boğazını temizledi İbo. "Başlıyorum okumaya… Anikaos Turnuvası'nda 15 temel sınıf gücü vardır. Her oyuncunun gücü, oyuncu 10. seviyeye ulaşana kadar açığa çıkar. Güçlerin ortaya çıkmasında bir kural yoktur, rastgele ve kaotiktir. Bu güçler: Ateş, Su, Hava, Toprak, Elektrik, Işık, Gölge, Yaşam, Ölüm, Arkana, Kaos, Kuantum, Uhrev, Evrim, Mutasyon…"

"Durun!" diye haykırdı Burak. Arkasına dönmüştü. "Bir şey var. Orada." diye gözünü dikti bir ağacın arkasına. Bir çift yeşil ve sivri kulak saklanmayı başaramamış, ağacın arkasından dışarı taşıyordu. Kafasını eğdi, sureti ortaya çıktı. Küçüktü. Koca burnunun ucu, kulaklarına kadar açtığı ağzının önüne düşüyordu. Bıçak gibi keskin dişleri vardı. Elinde ise bir sapan… Bir Goblin idi bu.

"Goblin bu! Saldırın!" diye bağırdı Kayra. Burak hiç düşünmeden harekete geçti. Çekicini kaldırmış, üstüne koşuyordu yeşil yaratığın. Pis pis gülen Goblin sapanını gerdirdikçe gerdirdi ve ipini bıraktı. Taş parçası uçtu ve Burak'ın göğsüne isabet etti. Acıyla inledi cüsseli genç. Hafifçe yalpalansa da koşmaya devam etti. Sapanının ağzına bir taş daha koymaya çalışan yaratık, üstüne düşen gölgeyi fark etti. Goblinin iki misliydi Burak. Elindeki çekici kaldırdı, ve tıpkı bir kazmayı taşa vurur gibi ezdi yaratığın kafasını.

Seviye yükseldi!

Goblinin kafasından pekmez gibi akan kan, çimenleri mora bürümüştü. Ne olup bittiğini anlamadan başka bir ses duydular. Bir diğer Goblinin bağrışıydı bu. Bu sefer Kayra'nın olduğu taraftan çıkagelmişti. Bu seferki öncekine kıyasla daha uzun, kalıplıydı. Elindeki baltayı son hızla salladı. Kılıcını önüne siper etti Kayra. Gözlerini kapadı. Bir çınlama sesi eşliğinde fırladı Goblinin baltası. Savuşturmayı başarmıştı. Gözünü açtığında silahsız Goblini gördü. Öylece duruyordu yeşil yaratık. Hiç tereddüt etmeden hilal şeklindeki kılıcını savurdu Kayra. Yaratığın göğsünü çaprazlamasına kesmişti. Etrafa sıçrayan kanların arasından yere kapaklandı Goblin.

"Kayra, dikkat!"

Bu bağrış İbo'dan gelmişti. Kayra'nın hemen arkasında bir Goblin daha belirmiş, bir kurdun dişinden yapılmış bıçağını saplamak üzereydi ona. Kayra bir yarım daire çizdi ve düşmanını bile göremeden savurdu kılıcını. Sadece kendisini korumak üzere yapılmış, içgüdüsel bir saldırıydı bu. Ancak havada salladığı kılıcı, küçük boylu Goblinin kafasını teğet geçmişti. Yaratık öldürücü hamleyi yapacakken bıçağı elinden kaydı gitti. Koluna saplanmış bir ok, çığlık çığlığa bağırttı Goblini. Kayra etrafına baktı ne olduğunu anlamak için. İbo yayını çekmiş, ilk atışında isabetli olmuştu. Sırtındaki sadaktan bir ok daha aldı parmaklarının arasına, ve şok içindeki arkadaşının önünde duran yaratığa doğrulttu yayı. Kararlılıkla çektiği ipi bıraktı. Havayı yararak gelen ok, yaratığın gövdesinin bir ucundan girdi, diğerinden çıktı. Goblinin cansız bedeni ağaçların arasına yuvarlanıp gitmişti.

Seviye yükseldi!

Üçlü soluk soluğaydı. Bunun bir oyun olduğunu biliyorlardı. Ancak böyle bir simülasyonun gerçeklikten ne farkı kalırdı ki?

"Acıttı lan." diyerek göğsünü tuttu Burak. Dişlerini sıkıyordu acıdan. Canı yanmıştı. Daha önce oynadıkları hiçbir oyunda canları gerçekten de acımamıştı. Ve o Goblinler… Yerde yatan yaratık cesetlerine baktılar. Belki arka planda çalışan sıfırlar ve birlerden ibaretlerdi. Ancak gerçek dünyada Goblinler olsa ve onlarla ölüm-kalım mücadelesine girseler bundan farklı bir tecrübe yaşamayacaklardı. Gerçek ile gerçek olmayanın anlamını yitirdiği yerde doğruldular, ve kendilerine geldiler.

"İyi atıştı İbo." diye teşekkür etti Kayra. Bir yandan kılıcının kıvrımındaki kan damlalarını inceliyordu.

"Her zaman." diye gülümsedi İbo.

Burak ise hareketsizce yatan bir Goblinin bedenini dürtmekle meşguldü. "Eee, öldü işte bunlar." diyerek bacağıyla iteledi. Kıpırdamadığından emin olmak istiyordu.

"Hep Goblin, hep! Bir kere özgün bir şeyler çıkarın artık. Her animede, her oyunda Goblin…" diye söylendi İbo. Sapladığı oklardan birini temizce çıkarttı Goblinin bacağından. Ardından sadağına yerleştirdi.

"Yetenek puanı kazanmışız ama yetenek ağacına erişimimiz yok. Hmm…" diye mırıldandı kendi kendine Kayra, arayüz ekranına göz gezdirirken. İbo yayını sırtına astı. "Ganimet falan düşmedi mi bunlardan?" diye sordu, Burak'ın yanına yürürken. Bu sırada yerdeki Goblin kendi kendine tepinmeye başlamıştı. Tıpkı karaya vurmuş bir balık gibi çırpınıyordu.

"Ben yapmıyorum." diye ellerini kaldırıp bir adım geri çekildi Burak. Yeşil yaratığın bedeni ikiye ayrılıverdi bir anda. Aradaki boşluktan kara ve sivri çıkıntılar fırlıyordu. Tıpkı bir örümceğin bacağı gibiydi bu eklemli uzuvlar. Önce yere saplandı ve Goblini havaya kaldırdı, sonra da yaratığı içeriden yarıp geçti. Goblinin elleri ve ayakları, karanlık yaratığın bacaklarına asılıydı. Artık karşılarında bir Goblin değil, kendileri kadar büyük bir örümcek vardı. Kılları diken gibiydi. Biraz evvel kapıştıkları yeşil yaratığın kolu-bacağı, hatta kafası, birer süs gibi asılıydı devasa örümceğin bacaklarında.

"Eyvah."

♢ KAOS DİYARI:

Kaod: 9tH02k8

A1) Düşman yaratıkların gücü: 3

A2) Düşman yaratıkların sayısı ve yoğunluğu: 3

B) Diyarın çevresel faktörleri: 2

C) Dostane NPC'lerin ve yerleşimlerin azlığı: 5

D) Diyarın boyutu: 4

S) Tanımlanamayan özellikler (her biri kaos puanını ikiye katlar): (1) Ölen yaratıklar, eklem bacaklıların gücüyle yeniden ayaklanırlar.

[Her bir özellik 1 ila 9 arasında bir değer alır]

Kaos Puanı: (3+3+2+5+4) x 2 = x34 (34 kat tecrübe puanı bonusu)

More Chapters