---
Aşkın nasıl bir şey olduğunu hep merak etmiştim. İnsanlar, her insanın hayatında bir kez gerçekten âşık olduğunu söyler. Ama ben hâlâ o duyguyu yaşamamıştım. Hatta bir süredir aşkın gerçek olmadığına kendimi inandırmıştım. Ta ki hayat, beni başka türlü ikna edene kadar…
Bir sabah, her zamanki gibi şirketteydim. Yeni ürün lansmanı için yoğun bir hazırlık sürecindeydik. Toplantı odasında tüm ekip yerini almış, sunum için stajyerim Sude konuşmasına başlamıştı. Cümleleri düzgün, ses tonu netti.
Yanımda oturan Kenan'ın ona olan bakışlarını fark ettim. Sude'ye hayranlıkla bakıyordu, ama bunu gizlediğini sanıyordu.
İçimden, *"Aşık olduğu o kadar belli ki..."* diye geçirdim.
Tam o anda telefonum titredi. Ekranda Dilan'ın ismi parladı:
**"Bebeğim, senin evine geçiyorum. Mavi elbiseni almak için."**
Ona hemen cevap yazdım:
**"Nereye gidiyorsun?"**
Cevabı gecikmedi:
**"Burak beni akşam yemeğine davet etti."**
İçimden bir iç geçirdim. Dilan'ın aşk hayatı her zaman yoğun olmuştur. Benimkinden çok daha renkli. Telefonu sessize alıp başımı kaldırdım. Sude'nin sunumu bitmişti.
Bana bakarak,
"Nasıl buldunuz?" diye sordu.
Cevap vermeme fırsat kalmadan Kenan araya girdi:
"Bence çok iyiydin."
Sude, Kenan'a küçümseyen bir bakış attı.
"Sana sormadık," dedi soğuk bir ses tonuyla.
Araya girdim:
"Çok iyiydin Sude. Verdiğim ödeve gerçekten iyi çalışmışsın."
Yanaklarına hafif bir tebessüm yayıldı.
"Odamda konuşalım. İkiniz de benimle gelin," diyerek ayağa kalktım.
---
Ofise geçtiğimizde masama oturdum ve onları ayakta karşımda beklettim.
"Yeni bir işbirliği teklifi aldık," dedim.
"Bugün gidip şirketle görüşmenizi ve bana akşama kadar detaylı bir rapor hazırlamanızı istiyorum."
Sude hemen itiraz etti:
"Onunla birlikte mi yapacağım bu işi?"
Gözlerini Kenan'a devirdi.
Kısa bir duraksamadan sonra yanıtladım:
"Evet. Birbirinize göz kulak olun. Bu raporu yarına istemiyorum. Bu akşam dosyamda olmalı. Çıkabilirsiniz."
Kapıya yöneldiklerinde Sude'yi tekrar durdurdum.
"Dün gece nerede olduğunu bilmiyorum ama baban senin için endişelenmiş. Bu gece bende kalıyorsun. İtiraz istemem."
Sude gözlerini devirdi.
"Bana ablalık yapmana gerek yok," diye homurdandı.
"İtiraz istemiyorum dedim," diye netleştirdim.
"Şimdi işinizin başına dönün."
Kapı kapandığında içimden derin bir nefes verdim. Sude'ye bazen söz geçirmekte zorlanıyordum ama onun bana ihtiyacı olduğunu hissediyordum.
Babasıyla bir dönem aynı projede çalışmıştık.
Onu bana emanet ettiğinde, mesafeli ve asi bir gençti.Zamanla aramızda bir bağ oluştu.
Belki de içgüdüsel olarak, onun hayatında bir sabit nokta olmaya çalışıyordum.
---
O akşam evdeydim. Yemek hazırlamıştım ki kapı çaldı.
"Muhtemelen Sude," diyerek kapıya yöneldim.
Ama kapıyı açtığımda karşımda Dilan'ı görünce şaşırdım.
"Gelebilirim değil mi," dedi sırıtarak.
Sonra kafasını eğip içeri uzandı.
"Yoksa… biri mi var içeride? Ayy yok artık, eve birini mi attın sen?"
"Saçmalama. Gir içeri," diyerek kenara çekildim.
Dilan içeri girerken ayakkabılarını aceleyle çıkardı.
"Date nasıldı?" diye sordum.
Omuz silkti.
"İçtik bir şeyler, sonra ben kalktım geldim. Pek bir numarası yoktu."
"Sen ne yaptın?" diye sordu.
"İşteydim. Bildiğin gibi."
Gözlerini kıstı.
"Hep iş, hep iş... Kendine neden hiç zaman ayırmıyorsun?"
"Zamanım yok."
"Elbette yok, çünkü sen hep kaçıyorsun."
Sonra mutfağa geçip bana bir bardak uzattı.
"İstersen yardım edebilirim," dedi anlamlı bir gülümsemeyle.
Ne demek istediğini anlamıştım.
"Ben böyle iyiyim, sağ ol," dedim başımı çevirerek.
Tam o sırada kapı tekrar çaldı.
Açtığımda Kenan ve yanında ayakta durmakta zorlanan Sude'yi gördüm.
"Sude biraz fazla içti," dedi Kenan suçlu bir ifadeyle.
"Eve gitmek istemedi. Onu buraya getirdim."
"Ben sizi içmeye mi gönderdim?" dedim sertçe.
"Haklısınız... Özür dilerim."
"İş dışında bana müdürüm deme artık," dedim sinirle.
O da başını eğip sadece, "Peki... Müdürüm," diyebildi.
İçeri geçmelerine izin verdim.Sude salonda kanepeye yığıldı. Kenan ise sessizce bir köşeye geçti. Onlara fazla çıkışmamaya karar verdim. Çünkü her şeye rağmen Kenan'ın Sude'ye bu kadar göz kulak olması hoşuma gitmişti.
Kapıyı kapatmak üzereydim ki, yere bırakılmış bir zarf fark ettim.
Aldım, açtım.
Bir düğün davetiyesiydi. İlkokul arkadaşım evleniyordu. Davetiyede büyük harflerle yazan o ifade gözümün önünde parladı:
**"+1 ile katılım zorunludur."**
İçimden,
*"Tek başıma gitmeyeceğim,"* dedim.
Dilan uyuyan Sude'nin üzerini örterken Kenan'a tavsiyeler yağdırıyordu.Ona doğru yürüdüm ve davetiyeyi eline tutuşturdum:
"Bu düğüne biriyle gitmem gerekiyor."
Ve işte... her şey o an başladı.
---
💖🐰: Melina' nın kimle date'e çıkacağını ve gidişatı siz belirleyeceksiniz. Bu interaktif bir hikaye olacak. İlk kez böyle bir şey deniyorum. Bu yüzden lütfen düşüncelerinizi benimle paylaşın. İkinci bölümde dateler başlayacak.